Yetişkinlerde Bağlanma Biçimleri
Yetişkinlerde bağlanma biçimleri, John Bowlby’nin geliştirdiği Bağlanma Teorisi’nin bir uzantısı olarak ele alınır. Mary Ainsworth ve daha sonraki araştırmacılar tarafından çocukluk dönemi bağlanma stilleri üzerine yapılan çalışmalar, yetişkin ilişkilerine de uyarlanmıştır. Yetişkinlerin bağlanma biçimleri, erken yaşam deneyimlerine ve bu deneyimlerin içsel çalışma modellerine nasıl yansıdığına bağlı olarak farklılık gösterir. “İçsel çalışma modelleri”, bireyin kendisi, diğer insanlar ve ilişkiler hakkındaki inançları ve beklentileri anlamına gelir. Bu modeller, çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerden etkilenerek şekillenir ve yetişkinlikteki ilişki dinamiklerini etkiler. Örneğin, erken yaşamda güvenli bir aile ortamı yaşayan bir birey, yetişkinlikte daha sağlıklı ilişkiler kurma eğiliminde olur. İhmal veya istikrarsız ilişkiler yaşayan bir çocuk ise yetişkinlikte güven sorunları yaşar.
Yetişkinlerde Bağlanma Biçimleri
Güvenli Bağlanma:
- Güvenli bağlanan yetişkinler, ilişkilerde rahat ve destekleyici davranır.
- Karşılıklı bağımlılık ve anlayış gösterirler.
- Olumsuz durumlarla başa çıkabilmek için etkili iletişim becerileri ve duygusal düzenleme yetenekleri geliştirirler.
Kaygılı-güvensiz bağlanma:
- Bu tür bağlanma gösteren yetişkinler, ilişkilerde güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşarlar.
- Aşırı bağımlılık ve aşırı duygusal tepkiler sergileyebilirler.
- Partnerlerine karşı aşırı talepkâr veya yapışkan davranışlar gösterebilirler.
Kaçıngan-güvensiz bağlanma:
- Kaçınmacı bağlanma stili gösteren yetişkinler, yakınlıktan ve duygusal bağlardan kaçınma eğilimindedir.
- Bağımsızlık ve kendine yeterlilik vurgusu yaparlar.
- Duygusal olarak uzak dururlar ve ilişkilerde derin bağlantı kurmaktan kaçınırlar.
Karma/Karışık Bağlanma:
- Karma bağlanma stili gösteren yetişkinler, hem kaçınmacı hem de kaygılı özellikleri bir arada sergileyebilirler.
- İlişkilerde tutarsız ve öngörülemez davranışlar gösterebilirler.
- Güvensizlik ve bağlanma konusunda karışık duygular yaşarlar.
İlişkiler Üzerindeki Etkisi
İlişki Memnuniyeti
- Uyum ve Memnuniyet: Güvenli bağlanma stili gösteren çiftler, genellikle daha yüksek ilişki memnuniyeti ve uyum yaşar. Bu tür bağlanma, karşılıklı saygı, güven ve anlayış temelinde kurulur.
- Çatışma Çözümü: Güvenli bağlanan çiftler, çatışmaları daha sağlıklı ve yapıcı bir şekilde ele alır. Bu, ilişkinin genel memnuniyetini ve dayanıklılığını artırır.
- Esneklik: Güvenli bağlanma, değişikliklere ve zorluklara karşı ilişkide daha fazla esneklik sağlar. Bu çiftler, zor zamanlarda birbirlerine destek olma eğilimindedir.
İletişim Tarzları
- Açık ve Etkili İletişim: Güvenli bağlanan bireyler genellikle daha açık ve etkili iletişim kurar. Duygularını ve ihtiyaçlarını açıkça ifade eder ve partnerlerinin duygularına karşı duyarlı olur.
- İletişim Zorlukları: Diğer taraftan, kaçınmacı veya kaygılı bağlanan bireyler, genellikle ilişki içinde iletişim zorlukları yaşar. Bu da yanlış anlaşılmalara ve memnuniyetsizliklere yol açar.
- Çatışma Yaklaşımı: Güvenli bağlanan bireyler, çatışmaları ele alırken daha yapıcı ve çözüm odaklıdır. Kaçınmacı veya kaygılı bağlananlar ise çatışmalardan kaçınır veya aşırı duygusal tepkiler verir.
Duygusal Sağlık
- Olumlu Etkiler: Güvenli bağlanma, bireylerin duygusal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratır. Bu bireyler genellikle daha düşük stres seviyelerine ve daha yüksek özsaygıya sahip olur.
- Duygusal Stres ve Sorunlar: Diğer bağlanma stilleri, özellikle kaygılı ve kaçınmacı bağlanma, duygusal stres ve ilişkisel sorunlara yol açar.
- Duygusal Düzenleme: Güvenli bağlanan bireyler, duygusal düzenleme konusunda daha beceriklidir. Bu, onların ilişkilerinde ve kişisel yaşamlarında daha sağlıklı duygusal deneyimler yaşamalarını sağlar.
Terapi ve Gelişim
- Psikoterapi: Bağlanma stili üzerine çalışmak, bireylerin ilişkilerini ve duygusal sağlıklarını iyileştirmek için psikoterapi ve danışmanlık süreçlerinde önemli bir odak noktası olur.
- Kişisel Gelişim: Bireyler, kendi bağlanma stillerini anlayarak ve üzerinde çalışarak, daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurma yolunda ilerleyebilirler.
Yetişkinlerde bağlanma biçimlerini anlamak ve üzerinde çalışmak, bireysel ve ilişkisel refah için önemli bir adımdır. Bu konuda profesyonel destek almak, bu süreçte oldukça değerlidir.
Devamı
Travma Bağı Nedir, Travma Bağından Nasıl Kurtulurum?
Travma Bağı Nedir?
Travma bağı, genellikle zorlu ve toksik ilişkilerde, kişinin istismarcıya karşı duyduğu sağlıksız bağlılığı olarak tanımlanır. Örneğin, biri uzun süreli duygusal veya fiziksel istismar yaşadığında, ona zarar veren kişiye karşı empati ve bağlılık hisseder. Bu durum kurbanın, istismarcının davranışlarını normalleştirme ve onları savunma eğiliminde olmasına yol açar. Bu genellikle istismarcının kontrol ve manipülasyonuna bağlı olarak gelişir. Kişi, kendini bu zararlı ilişkiden kurtarmayı zorlaştırır.
Travma Bağının Belirtileri
- Aşırı Duygusal Bağlılık: Size kötü davranan kişiye karşı yoğun bir bağlılık ve ihtiyaç duygusu geliştirirsiniz. Bu kişi olmadan yaşayamayacağınızı ya da mutlu olamayacağınızı hissedersiniz.
- Rasyonalizasyon ve İdealizasyon: İstismarcının davranışlarını normalleştirir veya mazur görürsünüz. Onun iyi yönlerini abartır ve kötü davranışlarını göz ardı eder veya haklı çıkarırsınız.
- Bağımlılık ve Korku: Size kötü davranan o kişi olmadan yapamayacağınız korkusu geliştirirsiniz. Bu korku; yalnız kalma, terk edilme ya da sevilmeme korkusu gibi korkular olur.
- Duygusal Dalgalanmalar: İlişkinizde sık sık duygusal iniş çıkışlar yaşarsınız. İstismarcıyla olan iyi zamanlarınız. kötü zamanlara göre daha az olur; ancak bu iyi zamanlar sizi ilişkide tutar.
- İlişkinin Döngüsel Doğası: İstismarcı ile aranızdaki ilişki genellikle bir döngü izler: toksik davranış, pişmanlık, barışma ve tekrar toksik davranış. Bu döngü, bağlılığınızı sürdürür.
- Kendini Değersiz Hissetme: Kendi değerinizi ve ihtiyaçlarınızı göz ardı eder kendinizi istismarcının ihtiyaçlarına göre şekillendirirsiniz.
- İzolasyon: Diğer insanlardan ve destek kaynaklarından uzaklaşabilirsiniz, çünkü ilişkiniz size dünyanın geri kalanından kopmuş hissettirir.
Travma Döngüsü – Travma Bağı
Genellikle toksik ilişkilerde görülen bir durumdur. Kötü muamele gören kişi, ona kötü davranan kişiye sürekli umut ve bağlılık duyar. İstismar eden kişi özür diler ve pişman olduğunu söyler. Kötü davranışların normal gibi görünmesini sağlar. Tekrar tekrar yaşanan bu durum, mağdur kişinin ilişkiden ayrılmasını zorlaştırır.
Travma Bağından Nasıl Kurtulurum?
Travma bağını kırmak için atılacak adımlar kişisel bir yolculuk gerektirir. İşte bu süreci başlatmak ve sürdürmek için bazı öneriler:
Travma Bağını Tanımak
İlk adım, travma bağının farkına varmak ve bunun sağlıklı veya sürdürülebilir bir ilişki olmadığını kabul etmektir. Travma bağının ne olduğunu ve nasıl etkilediğini anlamak, kurtulma sürecine başlamak için önemlidir.
Profesyonel Yardım Aramak
Terapist veya danışman gibi travma ve ilişkiler konusunda uzmanlaşmış bir profesyonelle çalışmak. Bu çalışmalar deneyimlerinizi, duygularınızı ve kalıplarınızı keşfetmek için güvenli bir alan sağlar.
Sınırlar Belirlemek
Sınırları belirledikten sonra, bunları net bir şekilde ifade etmek önemlidir.
Kendine Bakım Yapmak ve Kendine Şefkat Göstermek
Kendine iyi bakmak ve kendine karşı nazik olmak, iyileşme yolunda çok önemlidir. Sizi mutlu eden insanlarla vakit geçirmek, kendi sağlığınızı ve refahınızı ilk sıraya koymak bu süreçte büyük ölçüde iyi gelir.
Duygularınızı İşlemek
Bu yolculuk sırasında ortaya çıkan duyguları hissetmeye ve işlemeye izin vermek normaldir. Günlük tutmak, güvendiğiniz bir arkadaşla konuşmak veya hobiler (resim yapmak) bu duyguları ifade etmeye ve serbest bırakmaya yardımcı olur.
Olumsuz İnançları Sorgulamak
Travma bağına bağlı kalmayı sağlayan olumsuz inançları ve düşünceleri tanımlayıp sorgulamak önemlidir. Olumsuz inançları sorgulamak, sağlıklı ve sevgi dolu ilişkileri hak ettiğinizi ve iyileşmeye değer olduğunuzu anlamayı ifade eder.
Kişisel Gelişime Odaklanmak
İlgi alanlarınızı keşfedin, hedefler belirleyin ve güçlü bir benlik duygusu oluşturmaya yardımcı olacak aktivitelere yatırım yapın.
Bu süreçte sabırlı olmak ve her adımda küçük zaferleri kutlamak önemlidir. Kendinize bu süreç boyunca nazik davranın ve iyileşmenin zaman aldığını unutmayın. Destek ve kararlılık, travma bağından kurtarır.
Sonuç olarak, travma bağını kırmak, kendini yeniden keşfetme ve güçlendirme yolculuğudur. Bu süreç, zorluklarla dolu olur, ancak her adım, bireysel gücünüzü ve dayanıklılığınızı artırır. Kendinize karşı sabırlı ve şefkatli olmak, profesyonel destek almak ve güvenli bir destek ağı oluşturmak, bu dönüşüm yolculuğunda önemli kilometre taşlarıdır. Travma bağından kurtulmak, sadece geçmişteki acıları geride bırakmak değil, aynı zamanda daha sağlıklı, dengeli ve özgür bir geleceğe adım atmak demektir. Unutmayın, bu yolculuk sizi sadece iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda daha güçlü ve bilinçli bir birey olarak yeniden doğmanıza da olanak tanır.
Travma Bağı Nedir? Travma Bağından Nasıl Kurtulurum ?
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar
Reid, J., Haskell, R., Dillahunt-Aspillaga, C., & Thor, J. (2013). Trauma bonding and interpersonal violence. Psychology of trauma.
George, V. (2015). Traumatic bonding and intimate partner violence.
DevamıTers Psikoloji Nedir
Ters Psikoloji Nedir: Bir kişinin amacına ulaşmak veya dilediği bir eylemin gerçekleşmesini sağlamak için, tersine bir yöntem kullanarak, karşıdaki kişinin davranışlarını, fikirlerini veya düşüncelerini manipüle etmeye dayalı bir iletişim biçimidir. Bu yöntem, ters psikoloji uygulayan kişilerin istediği sonucu elde etmek için doğrudan veya açık bir yaklaşım yerine, tersine eylem gerçekleştirerek, karşısındakinin kendi iradesini kullanmasını hedefler.
Ters psikoloji uygulayan kişiler, istedikleri şeyin zıttını söyleyerek iletişime geçerler. Stratejik olarak amaçları, karşıdaki kişiyi aslında istenileni yapmaya teşvik etmektir.
Reaktans nedir
Reaktans kavramı, insanların kendi seçeneklerini ve özgürlüklerini kısıtlayan durumlar karşısında gösterdikleri tepkiyi ifade eder.
Bir kişiye belli bir davranışı yapması veya yapmaması gerektiği söylendiğinde, kişi kendi özgür iradesine müdahale edildiğini düşünebilir. Örneğin, birine “Bu işi hemen yapmalısın” dendiğinde, kişi daha fazla bağımsızlık hissi kazanmak ve buna bağlı olarak kendini ifade etmek isteyebilir. Bu nedenle işi hemen yapmak yerine yapmayabilir veya erteleyebilir.
Ters Psikoloji Belirtileri
Reaktans, yukarıda da belirtildiği gibi, ters psikolojiye maruz kaldığını fark eden kişinin güçlü bir tepki göstermesini içerir. Bu tepki sonucunda kişi önerilen şeyin tersini yapar.
Ters psikoloji bazen göze çarpmayabilir. Ancak bu tür ikna yöntemlerini fark etmenize yardımcı olacak bazı işaretler olabilir:
- Ters psikolojiyi uygulayan kişiler dikkat çekmek için, aşırı olumsuz ya da olumlu yorumlarda bulunabilirler.
- Bir şeyi karşı tarafa yaptırmak istiyormuş gibi hissettirebilirler; ancak doğrudan bir talepte bulunmazlar.
- Sürekli aynı fikri öne sürebilirler. Bu yüzden karşı taraf da tam tersini yapmak isteyebilir.
- Birinin ters psikoloji kullanıp kullanmadığını anlamanın bir işareti de normalde tercih ettiği ve savunduğu bir konuya karşı birden bire itiraz etmesi olabilir.
- Kendi çıkarları için istenilenin zıttını yaptırmaya çalışmaları, karşı tarafın kararları tersi yönde veya farklı almasına neden olabilir.
Ters Psikoloji Nedir ve Nasıl Kullanılır
Çok farklı türlerde manipülasyon biçimleri bulunsa da, en yaygın olan 3 tanesi “suçluluk hissi sağlama, yalan söyleme ve kendini beğendirme” olarak karşımıza çıkar.
Suçluluk hissi sağlama: Kişiyi, sorunun veya olumsuz bir durumun sorumlusu olarak gösterip suçlu hissettirler. Bunu yaparken genellikle kişi hakkındaki özel bilgilerden veya kişinin duygusal zayıflıklarından yararlanırlar. Ters psikoloji uygulayan kişiler duygu kontrolünü de ters psikolojiye dahil edebilir. Örneğin, “Eğer gerçekten beni sevseydin, bunu yapmazdın” gibi cümlelerle duygusal bağı kullanabilirler.
Kendini beğendirme: Samimi ve ilgili davranarak istediği şeyi elde etmeyi amaçlar.
Yalan söyleme: Gerçekleri çarptırırlar veya tamamen uydururlar.
Aşırı sevgi gösterme (love bombing): Hızlı bir şekilde ilgi ve sevgi gösterebilir ve duygusal bağımlılık yaratabilirler.
Küçümseme: Küçümseyerek kişinin kendinden şüphe etmesine neden olurlar.
Pasif agresif davranışlarda bulunma: İmalı yorumlar veya şakalar yaparlar. Daha sonra da “sadece şaka yapıyordum” veya “her şeyi çok kişisel algılıyorsun” diyerek konuyu geçiştirirler.
3. Şahsı kullanma: Karşı tarafla ilgili kendine ait bir görüşü haklı çıkarmak veya kişiyi güvensiz hissettirmek için başka bir kişiyi devreye sokabilirler.
Açık veya kapalı tehditler: Bazı yorum ve davranışlarla korku yaratma eğiliminde olurlar.
Sessizlik: Cezalandırmak için görmezden gelip konuşmazlar.
Ters Psikoloji Örnekleri
Ters psikolojinin nasıl kullanıldığını gösteren birkaç örnek:
Pazarlama ve Satış Stratejileri: Bu strateji, kişilerin doğal tepkilerini veya beklentilerini kullanarak istenilen sonuca ulaşmayı hedefler.
Kısıtlı Sayıda Ürün veya Fırsat: “Sadece 10 adet kaldı!” veya “Sadece bugün geçerli” gibi ifadeler kullanarak insanları hızlı bir şekilde satın almaya yönlendirir.
Ebeveynlikte Ters Psikoloji: Ebeveynlikte ters psikoloji, çocuğun istenilen davranışı yapmasını sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.
İşte ebeveynlerin sıkça kullandığı ters psikoloji örnekleri:
1. Ters psikoloji ile yemek yedirme: Sebzeleri yemek istemeyen bir çocuğa, “Bu sebzeleri büyüklere yedirmek daha iyi olur” diyerek çocuğun merak ve rekabet duygusunu kullanıp sebzeleri yemesini sağlamak örnek olarak gösterilebilir.
2. Temizlik ve düzende ters psikoloji: “Bu odanın toparlanması imkansız görünüyor” diyerek, çocuğun odasını toparlamasını sağlamak.
3. İstenmeyen davranışları kontrol altına almada ters psikoloji: Ebeveyn, çocuğunun yapmasını istemediği bir eylemi durdurmak için “bu oyuncağı sadece büyükler kullanabilir” diyerek, onu oyuncağa yöneltmek.
Yatma zamanı ve yemek seçimlerinde de ters psikoloji kullanımları görülmektedir. Her çocuğun farklı tepkiler verdiğini unutmadan, dengeli bir şekilde ters psikolojiyi kullanmak önemlidir.
Ebeveynler ters psikolojiyi kullanırken dikkatli olmalı ve çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır. Ayrıca bu stratejiyi sıkça kullanmak, çocuğun güven duygusuna zarar verebilir.
İlişkilerde Ters Psikoloji: Kişi istediği şeyi partnerine yaptırmak için, onun bunu zaten yapmayacağını söyleyerek ters psikoloji uygular. Örneğin, “Senin bahçeyi sulamak için vaktin yok değil mi?” diye sorarak, partnerini bahçeyi sulamaya teşvik eder.
Bireyin kendi yapmak istemediği bir şeyi partnerinden isteksizce rica ederek, o şeyi partnerinin yapmasını sağlamak da ilişkilerdeki ters psikolojiye örnek olarak gösterilebilir.
Öğretimde Ters Psikoloji: Ters psikoloji, öğrencilerin daha fazla ilgi ve katılım göstermelerini sağlamak amacıyla öğretimde kullanılan bir taktik olabilir. Ancak bu tür taktiklerin etik ve öğrencilerin güvenini zedelemeyecek şekilde kullanılması önemlidir.
Katılımı artırma, kendi kendine çalışma isteği oluşturma, öğrencilere motivasyon sağlama ve sorumluluk almalarını sağlama gibi durumlarda karşımıza çıkabilir. Öğrencilere ders içinde tartışmalara veya etkinliklere katılmamalarını söyleyerek, aslında katılmalarını sağlamak; sınavın zor olduğunu ve kimsenin geçemeyeceğini belirterek, öğrencilerin sınava daha iyi hazırlanmasına teşvik etmek, örnek olarak gösterilebilir.
Ters psikoloji, insanların beklentilerini tersine çevirerek istenen sonuçları elde etme amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu tür yöntemlerin kullanımı, karşılıklı güveni ve iletişimi zayıflatabilir.
Ters Psikolojiden En çok Kimler Etkilenir
Ters psikolojiden, genellikle daha savunmasız veya güvensiz hisseden kişiler etkilenir. Aşağıdaki kişiler ters psikolojiye daha fazla duyarlı olabilir:
Düşük öz saygıya sahip olanlar: Manipülatif davranışlar karşısında kendilerini daha zayıf hissederler.
Empati göstermeyenler: Empati yeteneği düşük olan veya başkalarının duygusal ihtiyaçlarını anlama ve kabul etme konusunda zorluk yaşayan kişiler, ters psikolojiye daha kolay maruz kalabilirler.
Deneyimsel eksikliği olanlar: Daha az deneyimli veya manipülasyon taktiklerini tanımakta zorluk yaşayan kişiler, ters psikolojiye daha duyarlı olabilirler.
Çevresindeki kişilerin etkisi altında olanlar: Aile üyeleri, arkadaşlar veya partnerler tarafından ters psikolojiye maruz kalan kişiler, bu tür manipülasyonları daha fazla deneyimleyebilirler.
Duygusal denge sorunu yaşayanlar: Duygularını kontrol etmekte zorluk yaşayan kişiler, ters psikolojiye karşı daha hassas olabilir. Ters psikoloji kişinin karar alma-verme, düşünme veya yorumlama biçimini değiştirebilir.
İnsanların tepkileri kişisel özelliklerine, deneyimlerine ve içinde bulundukları ilişkilere bağlı olarak farklılık gösterebilir. Önemli olan, sağlıklı ilişki becerileri ve iletişim yöntemleri geliştirmektir. Böylece manipülasyon ve ters psikoloji gibi olumsuz davranışlarla daha etkili bir yolla başa çıkılabilir.
Ters psikoloji veya manipülasyon gibi olumsuz davranışlarla başa çıkmak için; kişisel sınırları belirlemek, sağlıklı iletişim becerileri geliştirmek ve duygusal zeka üzerinde çalışmak önemlidir.
Ters Psikolojinin Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir
Olumlu yönüyle bakıldığında, ters psikoloji insanları sağlıklı davranışa yönlendirme amacıyla kullanılanılabilir.
Dikkat çekmek: Ters psikoloji, insanların dikkatini çekmek ve onları düşünmeye teşvik etmek için etkili bir yöntem olabilir. İstenmeyen bir davranışı yasaklayarak veya olumsuz yönlerini vurgulayarak insanların dikkati çekilebilir.
Karar verme yeteneği: İnsanlara ters yönde bir öneri sunarak, onları kendi kararlarını vermeye teşvik edebilir. Bu durum, kişilerin kendilerini daha bağımsız hissetmelerine yardımcı olur.
Davranış değişikliği: Bazı durumlarda, insanlar istedikleri sonucu elde edemediklerinde, bu sonucu daha fazla istemeye başlar.
Ters psikolojiyi kullanmanın zararlı olduğu zamanlar da vardır.
İletişim ve güven bozukluğu: Bu tür psikoloji sürekli kullanıldığında insanlar arasında güveni sarsabilir ve sağlıklı iletişimi engelleyebilir.
İlişki sorunları: Ters psikoloji, romantik ilişkilerde veya arkadaşlıklarda güvensizlik ve çatışmalara yol açabilir. İlişkilerin sürdürülmesini zorlaştırabilir.
Uzlaşmazlık: Bu yöntem, sıkça kullanıldığı alanlarda sorunları çözmek yerine daha fazla çatışma ve anlaşmazlık yaratabilir.
Dürüstlüğü Tehdit Etmek: Ters psikoloji, insanların dürüstlüğünü tehdit edebilir ve insanları yanıltıcı veya manipülatif davranışlar sergilemeye teşvik edebilir.
Ters psikoloji kullanırken, etkilerini ve sonuçlarını dikkatlice düşünmek önemlidir. Ters psikoloji uygulamak yerine açık ve dürüst iletişimi tercih etmek, uzun vadeli sağlıklı ilişkiler oluşturulmasına yardımcı olur.
Ters Psikoloji Nedir
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar
Devamı
Öfke Nasıl Yönetilir
Öfke, insanların hissettiği en temel duygulardan biridir. Bu duygu genellikle stres, hayal kırıklığı ve rahatsızlık hisleriyle karakterizedir. Herkes zaman zaman öfke hisseder ve bu normal bir tepkidir.
Market kasası sırasında önünüze geçen biri yüzünden öfkelenebilirsiniz. Duygusal olarak incindiğinizde, tehdit edildiğinizde, canınız acıdığında veya bir çatışma içinde olduğunuzda da öfkeli hissedebilirsiniz.
Bazı insanlar öfkeyi aniden, şiddetli bir şekilde yaşar. Bunu kontrol edemez veya tetikleyicileri belirleyemezler. Eğer sık ve yoğun öfke patlamaları yaşıyorsanız; bu durum size veya çevrenizdeki insanlara fiziksel ve duygusal zarar veriyorsa, öfkenizle başa çıkmak için profesyonel yardıma ihtiyacınız olabilir.
Öfke patlamaları mental ve fiziksel sağlığa zarar verir. Stres hormonlarının uzun süre salınması, beynin karar verme ve kısa süreli hafıza bölümlerine olumsuz etki eder, bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu nedenle, öfke yönetimi önemlidir.
Bazen öfkeyi, diğer başa çıkmak istemediğimiz duyguların yerine kullanırız. Örneğin; duygusal acı, korku, yalnızlık veya kayıp. Bu durumlarda, öfke ikincil bir duygu haline gelir.
Öfkenin, birçok canlının hayatta kalma mücadelesinde önemli bir rolü vardır. Öfke, kişiyi tehdit altında hissettiği durumlarda uyararak, savunma veya kaçma tepkisi vermesine yardımcı olur.
Ancak, sürekli ve yoğun öfke duygusu sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olur.
Öfkenin Sağlık Üzerindeki Etkileri
İlişki sorunları: Kontrolsüz öfke, ilişkilerde sorunlara neden olabilir. Boşanma, ayrılık veya aile içi şiddet gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Depresyon: Kronik öfke, depresyona yol açabilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir.
Anksiyete bozuklukları: Öfke kontrol edilemediğinde anksiyete bozukluklarına neden olabilir.
Stres: Kontrolsüz öfke, stres seviyelerini artırabilir.
Bipolar bozukluk: Araştırmalar, aşırı öfkenin bipolar bozukluğu olan kişilerdeki manik atakları tetikleyebileceğini göstermektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): Bazı çalışmalar, kontrolsüz öfkenin OKB semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini göstermektedir.
Borderline Kişilik Bozukluğu: Kontrolsüz öfke, Borderline Kişilik Bozukluğu olan kişilerdeki özelliklerin bir parçası olabilir ve kişinin sosyal ilişkilerini ve işlevselliğini olumsuz etkileyebilir.
Alkol veya Madde Bağımlılığı: Kontrolsüz öfke, alkol veya madde bağımlılığına yol açabilir ve bu bozuklukların semptomlarını şiddetlendirebilir.
Öfke Nasıl Yönetilir
Öfke Yönetimi
İnsanlar öfke ve diğer olumsuz duyguları yönetmekte zorlanabilirler. Öfkeyi kontrolsüzce serbest bırakmak öfkenin beslenmesine neden olur. En iyi yol öfkenin nedenlerini, tetikleyicilerini ve sonuçlarını anlayıp onu yönetme yeteneğini geliştirmektir.
Öfkenizi Tanıyın
Öfke kontrolünün ilk adımı, öfkenin nasıl bir şey olduğunu ve ne zaman ortaya çıktığını anlamaktır. Kendinizi öfkeli hissetmeye başladığınızda bu duygunun farkında olun ve öfkenizin nasıl bir davranışa yol açabileceğini gözlemleyin.
Ara verin
Kendinizi öfkeli hissettiğinizde, bulunduğunuz yerden uzaklaşın ve derin bir nefes alıp yavaş yavaş verin. Bu sizi sakinleştirir.
Kaynağı belirleyin
Öfkenizin kaynağını belirlemeye çalışın. Söylenen veya yapılan bir şeyden dolayı mı öfkelisiniz? Yoksa stres veya yorgunluk gibi başka bir şeyden mi kaynaklanıyor? Öfkenizin kaynağını bilmek, onu ele almanıza yardımcı olur. Açığa çıkan öfkenin altında yatan başka bir duygu olabilir. Korku veya yalnızlık gibi. Belki de aklınıza gelen hoş olmayan bir düşüncedir.
Tetikleyicilerden Kaçının
Hızlı bir şekilde öfkeleniyorsanız, tetikleyicilerinizi belirlemeye ve önlemeye çalışmak faydalı olabilir. Aynı kişiyle veya aynı konu hakkında konuştuğunuzda sıklıkla öfkeleniyorsanız, öfkelerinizi daha iyi kontrol etmeyi öğrenene kadar o kişiden veya o konudan kaçınmak adımlarınızdan biri olabilir.
Rahatlama tekniklerini uygulayın
Meditasyon veya yoga gibi rahatlama teknikleri, öfkenizi yönetmenize ve stresi azaltmanıza yardımcı olur.
Meditasyon, insanların duygularını kontrol etmelerine yardımcı olan çok faydalı bir yöntemdir.
Olumlu İfadeler Kullanın
Olumsuz düşünceler ve duygular, öfkenizin şiddetini artırabilir. Olumlu ifadeler kullanarak öfkenizi azaltabilirsiniz. Kendinize “sakinim” veya “kontrolü elimde tutuyorum” gibi şeyler söyleyin.
Kendinizi açıkça ifade edin
Patlayıp savunmaya geçmek yerine, öfkenizi yaratan kişi veya kişilerle açıkça iletişim kurun. Duygularınızı sakin ve saygılı bir şekilde ifade edin.
Destek arayın
Güvendiğiniz bir arkadaş veya aile üyesiyle konuşmak veya profesyonel yardım almak, duygusal destek sağlayabilir ve öfkenizi daha etkili bir şekilde yönetmenize yardımcı olur.
Kendinize bakın
Egzersiz yapmak, iyi beslenmek ve yeterince dinlenmek, stresi yönetmenize destek olur ve öfkenin birikmesini engeller.
Egzersiz, sadece fiziksel sağlığınız için değil, aynı zamanda zihinsel sağlığınız için de faydalıdır. Ayrıca, öfke gibi duyguları yararlı ve üretken bir şekilde kanalize etmenin bir yoludur. Öfkeli olduğunuzda hızlı bir koşu veya yüzme, duyguyu etkisiz hale getirmenize yardımcı olabilir.
Uyku düzenine dikkat edin
Uyku yoksunluğu öfke patlamalarını kontrol etmeyi zorlaştırır. Bu nedenle, düzenli ve yeterli uyku alarak kendinizi tetikleyicilerden koruyabilirsiniz.
Farklı perspektifleri göz önünde bulundurun
Kendinize, öfkelendiren yorumunuzu desteklemek için hangi kanıtlara sahip olduğunuzu sorun. Alternatif yorumları düşünün ve farklı perspektifleri göz önünde bulundurun.
Liste Hazırlayın
Öfkelendiğiniz düşüncelerinizi bir liste haline getirin ve her birinin yanına gerçekle ilgisi olan bir açıklama yazın. Bu egzersizi düşüncelerinizi fark ettiğiniz anda yapmaya çalışın.
Örneğin, “Hakan bugün işte benimle konuşmadığına göre, muhtemelen benden hoşlanmıyor” yerine “Hakan bugün işte benimle konuşmadı ama bunun gerçek nedenini bilmiyorum. Belki kötü bir ruh hali vardı. Belki de bir şey oldu.”
İmajinasyon Tekniğini Kullanın
Öfke yükseldiğinde, mutlu bir sahneyi zihninize getirin.
Öfke Davranışlarınızı Tanımlayın
Öfkelendiğiniz düşüncelerinizi listelemenin yanı sıra, kapıları çarpmak veya sesinizi yükseltmek gibi öfkenizi yansıtan davranışlarınızı da belirlemek önemlidir. Daha sonra, sakinleşmek için derin bir nefes almak gibi sağlıklı bir şekilde hareket etmenin farklı yollarını listeleyin. Bir dahaki sefere öfkelendiğinizi hissettiğinizde, bunları uygulamaya çalışın.
Ayrıca, “Bu beni neden öfkelendirdi?” veya “Buna öfkelenmeye değer mi?” gibi düşünerek, “Sinirlenmek işime yaramayacak”, “Haklı olarak üzgün / rahatsız / hayal kırıklığına uğradım ama bu durumu kontrol altında tutabilirim” gibi olumlu öz konuşma yapmayı deneyin.
Profesyonel Yardım Alın
Öfke sorununuz çok yoğun ve engelleyici bir hal almışsa, bir terapistle görüşmek yardımcı olabilir. Terapist, öfkenizin kök nedenlerini belirlemenize ve daha etkili stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.
İletişim sırasında yanlış anlamaları önlemek için şu yöntemleri kullanabilirsiniz
İlk aklınıza gelen şeyi söylemek veya hemen sonuç çıkarmak yerine, diğer kişiyi dinleyin. Eleştirel veya savunmacı bir tavrı varsa, karşı saldırıya geçmeyip neden böyle hissettiğini anlamaya çalışın.
Açık ve anlaşılır bir dil kullanarak iletişim kurmak ve karşı tarafın da söylediklerini anladığınızdan emin olmak önemlidir.
Bu yöntemler, karşınızdaki kişiyle sağlıklı bir iletişim kurmanıza ve yanlış anlamaları önlemenize yardımcı olabilir.
Unutmayın, öfke doğal bir duygudur ve bazen öfkeli hissetmek normaldir. Öfkeyi sağlıklı bir şekilde yönetmek, hayatınıza ve ilişkilerinize olumsuz etki etmesini önler.
“Herkes öfkelenebilir. Bu kolaydır. Ne var ki; doğru insana, doğru derecede, doğru zamanda, doğru maksatla ve doğru biçimde öfkelenmek… İşte bu zordur” (ARİSTO, İ.Ö. 384-322).
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Öfke Nedir, Neden Olur ve Nasıl Yönetilir?
Kaynaklar
Beck, R., & Fernandez, E. (1998). Cognitive-behavioral therapy in the treatment of anger: A meta-analysis. Cognitive therapy and research, 22(1), 63-74.
Henwood, K. S., Chou, S., & Browne, K. D. (2015). A systematic review and meta-analysis on the effectiveness of CBT informed anger management. Aggression and violent behavior, 25, 280-292.
Manfredi, P., & Taglietti, C. (2022). A psychodynamic contribution to the understanding of anger-The importance of diagnosis before treatment. Research in Psychotherapy: Psychopathology, Process and Outcome, 25(2).
DevamıDuygusal Yeme
Duygusal yeme: Stres, öfke, korku, can sıkıntısı, üzüntü ve yalnızlık gibi olumsuz duyguları bastırmak veya yatıştırmak için yemek yemektir.
Neden olumsuz duyguları bastırmak için yemek yeriz?
Olumsuz duygular, boşluk hissine veya duygusal boşluğa yol açabilir. Yiyeceklerin bu boşluğu doldurmanın ve sahte bir “dolgunluk” hissi yaratmanın bir yolu olduğuna inanılıyor.
Duygusal desteğe ihtiyacınız olduğu zamanlarda sosyal aktiviteleri bir kenara bırakmak
Stresi, üzüntüyü giderebilecek hiçbir faaliyette bulunmamak
Fiziksel ve duygusal açlık arasındaki farkı anlamamak
Olumsuz cümlelerle kendi kendine konuşmak
Duygusal yeme döngüsü yaratabilir ve strese bağlı olarak değişen kortizol seviyeleri de yeme isteğine yol açabilir.
Duygusal yeme döngüsünü kırmak için öncelikle duygusal ve fiziksel açlığı nasıl ayırt edeceğinizi öğrenmeniz gerekir.
Yaşamak için yemek zorundayız. Ancak gerçekten aç olup olmadığımızı anlayabilmek için açlık hissimizin ne zaman başladığına ve yemek sonrası nasıl hissettiğimize dikkat etmeliyiz. Özellikle duygularınızla başa çıkmak için yemek yemeyi alışkanlık haline getirdiyseniz bu ayrım sizin için biraz daha zor olabilir.
Duygusal açlık aniden ortaya çıkar.
Birdenbire bir şeyler yeme arzusuyla yanıp tutuşursunuz. Fiziksel açlık ise (uzun saatler boyunca bir şey yememeniz dışında) yavaş yavaş ortaya çıkar ve ertelenmesi zor olmaz.
Duygusal açlık, belirli yiyecekleri arzular.
Fiziksel olarak aç olduğunuzda, karnınızı doyurmak için hemen hemen her şey cazip gelir. Ancak duygusal açlık, bol şekerli ve yağlı abur cubur atıştırmalıklar ister. Yani hemen şöyle kocaman bir dilim limonlu cheesecake ve ardından bol peynirli bir pizza yiyebilirsiniz.
Duygusal açlık genellikle düşünmeden yemeye yol açar.
Yediğiniz 3 paket cipsin üzerine kocaman bir dondurmayı nasıl yediğinizin farkına bile varmayabilirsiniz. Fiziksel açlıkta yemek yerken ne yaptığınızın daha çok farkında olursunuz.
Hala aç hissedebilirsiniz.
Dilediğiniz kadar yiyin ama o açlık hissini dolduramazsınız. Fiziksel açlığın ise doldurulması gerekmez. Mideniz dolduğunda bunu hissedersiniz.
Duygusal açlık midede bulunmaz.
Karnınızda bir gurultu duymak yerine, açlığı kafanızdan atamadığınız bir arzu olarak hissedersiniz.
Duygusal açlık genellikle pişmanlık, suçluluk veya utanca yol açar.
Fiziksel açlığı gidermek için yediğinizde, vücudunuzun ihtiyacı olan şeyi verdiğiniz için suçluluk veya utanç duymanız pek olası değildir. Yemek yedikten sonra kendinizi suçlu hissediyorsanız, bunun nedeni aç olduğunuz için yemek yemediğinizi derinlerde biliyor olmanızdır.
Duygusal yemenin yaygın nedenleri
Stres
Stresin sizi nasıl acıktırdığını hiç fark ettiniz mi? Stres kronik olduğunda, vücudunuz yüksek seviyelerde stres hormonu olan kortizolü üretir. Kortizol; tuzlu, tatlı ve kızarmış yiyecekleri aşermeye neden olur.
Can sıkıntısı veya boşluk hissi
Hiç can sıkıntısını gidermek ya da hayatınızdaki bir boşluğu doldurmak için yemek yediniz mi? Yemek, ANLIK olarak sizi doldurur ve hayatınızdaki mutsuzlukları uzaklaştırır.
Çocukluk alışkanlıkları
Yemekle ilgili çocukluk anılarınızı düşünün. Anne babanız iyi davranışı dondurmayla ödüllendirdi mi, iyi bir karneniz olduğunda sizi pizza yemeye mi çıkardı ya da üzgün hissettiğinizde size tatlı ikram etti mi? Bu alışkanlıklar genellikle yetişkinliğe de geçebilir.
Sosyal etkiler
Diğer insanlarla yemek yemek için bir araya gelmek, stresi azaltmak için harika bir yoldur; ancak aynı zamanda aşırı yemeye de yol açabilir. Sosyal ortamlarda gerginlikten fazla yemek yiyebilirsiniz.
Duygusal Yemenin Üstesinden Gelme
Stresle başa çıkmanın başka yollarını bulun!
Olumsuz duygularla başa çıkmanın başka bir yolunu keşfetmek, genellikle duygusal yemenin üstesinden gelmenin ilk adımıdır.
Vücudunuzu hareket ettirin!
Parkta bir yürüyüş ya da yoga üzgün olduğunuz anlarda size yardımcı olabilir.
Rutin bir biçimde yapılan yoga, kaygı ve depresyonun önüne geçebilir.
Fiziksel olarak güçlü, rahat ve iyi dinlenmiş olduğunuzda, hayatın kaçınılmaz olarak önünüze çıkardığı zorluklarla daha iyi başa çıkmanızı sağlar. Ama zaten yorgun ve bunalmış olduğunuzda, minicik bir göz yaşı sizi raylardan çıkarıp doğrudan buzdolabına gönderme potansiyeline sahiptir. Egzersiz, uyku ve diğer sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları, zor zamanları duygusal yemeden atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Meditasyon yapmayı deneyin!
Basit bir derin nefes alma egzersizi neredeyse her yerde yapabileceğiniz meditasyondur.
Bir yemek günlüğü yazın!
Ne yediğinizin ve ne zaman yediğinizin bir kaydını tutmak, duygusal yemeye yol açan tetikleyicileri belirlemenize yardımcı olur. Ne kadar büyük veya küçük olursa olsun yediğiniz her şeyi dahil etmeye çalışın ve o anda hissettiğiniz duyguları yazın. Bir süre sonra bir örüntünün ortaya çıktığını göreceksiniz. Duygusal yeme tetikleyicilerinizi belirledikten sonraki adım, duygularınızı beslemenin daha sağlıklı yollarını bulmaktır.
Sağlıklı beslenin!
Yeterli beslendiğinizden emin olun. Fiziksel ve duygusal açlığı ayırt etmek zor olabilir. Gün boyunca sağlıklı beslenirseniz can sıkıntısından, üzüntüden veya stresten yemek yediğinizi fark etmek daha kolay olur.
Hala sorun mu yaşıyorsunuz? Taze meyve veya sebzeler, az yağlı, düşük kalorili yiyecekler gibi sağlıklı atıştırmalıkları etrafınızda bulundurmayı deneyin.
Suçluları çekmecenizden çıkarın!
Yüksek kalorili, yağlı, şekerli sağlıksız abur cuburları birilerine vermekle başlayabilirsiniz. Ve üzgünken market alışverişi yapmayın.
Birileriyle buluşun!
Üzüntü veya endişe anlarında kendinizi izole etmeyin. Bir arkadaşınız ya da aile üyenizle buluşup sohbet edin. Evcil hayvanınızla vakit geçirin. En sevdiğiniz şarkıyla dans ederek, stres topu sıkarak veya hızlı bir yürüyüş yaparak gergin enerjinizi tüketin. Yorgunsanız, kendinize bir fincan sıcak çay ikram edin, banyo yapın, kokulu mumlar yakın veya kendinizi sıcak bir battaniyeye sarın. Canınız sıkılıyorsa, iyi bir kitap okuyun, bir komedi programı izleyin, etrafı keşfedin ya da hoşunuza giden bir aktiviteye yönelin.
Dikkat dağıtıcı şeyleri uzaklaştırın!
Kendinizi ekranın veya başka bir dikkat dağıtıcı şeyin önünde yemek yerken bulabilirsiniz. Kendinizi bir daha bu örüntünün içinde bulduğunuzda, ekranı kapatmayı veya telefonu elinizden bırakmayı deneyin.
Olumlu kendi kendine konuşma üzerinde çalışın!
Araştırmalara göre olumsuz duygular hissederken, irade gücümüz azalabiliyor. Bu durumda vücudunuza istediğini verme ihtimaliniz daha da artıyor. Eğer böyle düşünürseniz duygularınızın aslında iradenizi etkilediğini, yeme davranışınızın ise dolaylı olarak etkilendiğini görürsünüz.
İhtiyacınız olan şeyi yemek yemek dışında nasıl giderebilirsiniz?
Kendinize yeni bir hobi edinmek, size iyi gelen YouTube kanalları, diziler, podcastler, filmler, kitaplar bulmak, belki biraz müzik açıp dans etmek, spor yapmak, evinizi temizlemek, bahçe işleriyle uğraşmak, dikkatinizi dağıtmak için kullanabileceğiniz yöntemlerden sadece birkaçı. Önemli olan size iyi gelen şeyleri bulmak ve gerektiğinde bunları uygulamak.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
“Duygusal Yeme”
Kaynaklar
Emotional Eating and Binge Eating Disorder
Devamı