Kırılgan Narsisizm | Yule Psikoloji
Kırılgan narsisizm, narsistik kişilik özelliklerinin bir türü olarak aşırı duyarlılık, güvensizlik ve reddedilme korkusuyla tanımlanır. Büyüklenmeci narsisizm (grandiose narcissism) kibir ve üstünlük hissiyle kendini gösterirken, kırılgan narsisizm savunmacı bir dış görünüşün ardında kırılgan bir özgüven taşır. Bu yazıda, kırılgan narsisizmin temel özellikleri, nedenleri ve bilimsel araştırmalara dayalı bulgular ele alınmaktadır.
Kırılgan Narsisizmin Temel Özellikleri
Kırılgan narsisizm, bireyin özgüven ve kişilerarası ilişkilerinde belirgin hassasiyetlerle kendini gösterir:
- Eleştiriye Hassasiyet: Kırılgan narsisizme sahip bireyler, yapıcı eleştirileri bile kişisel saldırı olarak algılayabilir. Bu durum, utanç ve yetersizlik duygularını tetikler.
- Kırılgan Özgüven: Özgüvenleri, dışarıdan gelen onaya bağımlıdır. Reddedilme veya terk edilme korkusu, özgüveni zayıf hale getirir.
- Sosyal Çekilme: Reddedilme korkusu, bireylerin sosyal etkileşimlerden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu durum, duygusal yakınlık kurmayı zorlaştırır.
- Duygu Düzenleme Sorunları: Kıskançlık, utanç ve öfke gibi yoğun duygularla başa çıkmakta zorlanırlar. Bu da duygusal olarak dengesiz bir duruma yol açar.
Kırılgan Narsisizmin Nedenleri
Araştırmalar, kırılgan narsisizmin genetik, çevresel ve gelişimsel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığını öne sürmektedir:
- Erken Çocukluk Deneyimleri: Cain, Pincus ve Ansell (2008), aşırı eleştirel veya ihmalkâr ebeveynlik deneyimlerinin, bireyin benlik algısında kırılganlık yarattığını belirtmiştir.
- Bağlanma Sorunları: Özellikle kaçıngan ve kaygılı bağlanma stilleri, kırılgan narsisizmin gelişiminde etkili rol oynar.
- Travma: Miller ve arkadaşları (2013), küçük düşme, reddedilme veya ihanet gibi travmatik olayların, savunmacı ve aşırı hassas bir kişilik yapısının gelişimine neden olduğunu göstermiştir.
- Toplumsal Etkiler: Twenge ve Campbell (2009), bireysel başarı ve dış görünüş odaklı toplumsal değerlerin, kırılgan narsisizmi artırıcı bir rol oynadığını belirtmiştir. Sosyal medya gibi platformlar, bu bireylerin özgüven kırılganlığını derinleştirebilir.
Kırılgan Narsisizm Üzerine Yapılan Araştırmalar
Kırılgan narsisizm üzerine yapılan araştırmalar, bu kişilik özelliğinin farklı boyutlarına ışık tutmaktadır:
1. Nörobiyolojik Temeller
Ronningstam (2009), kırılgan narsisizmin beyindeki limbik sistemle ilişkili olabileceğini öne sürmüştür. Limbik sistemin aşırı duyarlılığı, bireyin eleştiri ve reddedilme gibi durumlara yoğun tepki vermesine yol açabilir.
2. Bağlanma Stilleri
Cain, Pincus ve Ansell (2008), kırılgan narsisizmin güvensiz bağlanma stilleriyle güçlü bir ilişkisi olduğunu bulmuştur. Bu bağlanma sorunları, bireyin kendine dair algısında kırılganlık yaratır ve ilişkilerde savunmacı davranışlara yol açar.
3. Sosyal Faktörler
Twenge ve Campbell (2009), modern toplumun bireysel başarıyı ve dış görünüşü merkeze alan yapısının, kırılgan narsisizmi beslediğini belirtmiştir. Sosyal medya gibi platformların onay arayışını artırdığı, bu bireylerde özgüven dalgalanmalarına yol açtığı görülmüştür.
4. Duygu Düzenleme
Miller ve arkadaşları (2013), kırılgan narsisizmin yoğun utanç ve öfke gibi duygularla başa çıkmayı zorlaştırdığını vurgulamıştır. Farkındalık temelli stratejilerin bu duyguları düzenlemeye yardımcı olabileceği belirtilmiştir.
5. Çevresel Travmalar
Fonagy ve Target (2003), küçük düşürülme, ihanet veya reddedilme gibi travmaların, bireylerde savunmacı kişilik özelliklerinin gelişmesine neden olduğunu göstermiştir. Bu tür travmalar, kırılgan narsisizmin temelindeki kırılgan benlik algısını pekiştirir.
6. İlişkisel Çatışmalar
Horowitz ve arkadaşları (1996), kırılgan narsisizme sahip bireylerin, kişilerarası ilişkilerde algılanan küçümseme veya reddedilme durumlarına aşırı tepki verdiğini bulmuştur. Bu bireylerde sıklıkla pasif-agresif davranışlar gözlenmiştir.
7. Depresyon ve Psikolojik Sağlık
Skodol ve arkadaşları (2002), kırılgan narsisizmin düşük özgüven ve yalnızlık gibi özellikler nedeniyle depresyon riskini artırdığını göstermiştir. Depresyonun eşlik ettiği durumlarda, terapilerin etkisinin daha uzun vadede ortaya çıktığı belirtilmiştir.
Sonuç
Kırılgan narsisizm, özgüven, duygu düzenleme ve kişilerarası ilişkilerde yaşanan zorluklarla kendini gösteren karmaşık bir kişilik özelliğidir. Bu durumun kökenlerini anlamak, bireylerin yaşam kalitesini artırmak için önemlidir. Araştırmalar, kırılgan narsisizmin gelişiminde erken çocukluk deneyimleri, bağlanma sorunları, travmalar ve toplumsal faktörlerin etkili olduğunu göstermektedir. Bu anlayış, terapötik müdahalelerin ve sosyal destek stratejilerinin geliştirilmesine ışık tutmaktadır.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Kaynaklar
- Cain, N. M., Pincus, A. L., & Ansell, E. B. (2008). Vulnerable narcissism and maladaptive self-regulation. Journal of Personality, 76(4), 667-694.
- Fonagy, P., & Target, M. (2003). Psychoanalytic theories: Perspectives from developmental psychopathology. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 44(1), 1195-1211.
- Horowitz, M. J., Rosenberg, S. E., & Bartholomew, K. (1996). Interpersonal problems of narcissistic personality disorder patients. Journal of Personality Disorders, 10(3), 238-252.
- Miller, J. D., Gentile, B., Wilson, L., & Campbell, W. K. (2013). Grandiose and vulnerable narcissism: A nomological network analysis. Journal of Personality, 81(1), 90-102.
- Ronningstam, E. (2009). Narcissistic personality disorder: A clinical perspective. Journal of Psychotherapy, 46(1), 5-22.
- Skodol, A. E., Gunderson, J. G., McGlashan, T. H., et al. (2002). Functional impairment in patients with schizotypal, borderline, avoidant, or obsessive-compulsive personality disorder. American Journal of Psychiatry, 159(2), 276-283.
- Twenge, J. M., & Campbell, W. K. (2009). The narcissism epidemic: Living in the age of entitlement. New York: Free Press.
Duygusal Bağımlılık: İçsel Özgürlüğünüzü Geri Kazanın
Duygusal bağımlılık, bireyin kendini tamamlanmış hissetmek için belirli duygulara ya da ilişkilere bağımlı hale gelmesidir. Bu bağımlılık genellikle çözülmemiş duygusal yaralardan, karşılanmamış ihtiyaçlardan ya da çocukluktan gelen davranış kalıplarından kaynaklanır. Duygusal bağımlılıktan kurtulmak, bu bağımlılığın doğasını anlamayı, etkilerini fark etmeyi ve duygusal bağımsızlık ile içsel şifaya yönelik bilinçli adımlar atmayı gerektirir.
Bu yazıda, duygusal bağımlılığın ne olduğunu, nedenlerini, belirtilerini ve bundan kurtulmanın yollarını ele alacağız.
Duygusal Bağımlılık Nedir
Duygusal bağımlılık, bireyin belirli duygusal deneyimleri bilinçsizce tekrar aradığı bir döngüyü ifade eder. Bu deneyimler zarar verici ya da yıkıcı olsa bile, birey kendini bu duygulara çekilmiş hisseder. Örneğin, bazı kişiler çatışma, reddedilme ya da drama dolu ilişkilere sürekli çekilir çünkü bu duygular onlara tanıdık gelir ve geçmişten gelen köklü bir duygusal kalıbı yeniden güçlendirir.
Madde bağımlılığından farklı olarak, duygusal bağımlılık dışsal bir madde yerine içsel deneyimlere dayanır. Çoğu zaman geçmiş travmalar ya da karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarla bağlantılıdır.
Duygusal Bağımlılık Belirtileri
Duygusal bağımlılıkla mücadele ettiğinizi gösteren bazı yaygın belirtiler şunlardır:
- Zararlı Kalıpların Tekrarı: Sürekli olarak duygusal acıya neden olan ilişkilere ya da durumlara çekilmek.
- Aşırı Bağlılık: Terk edilme korkusu ya da sürekli başkalarından onay bekleme ihtiyacı.
- Duygusal Yükseliş ve Düşüşler: Pozitif ya da negatif, yoğun duyguları arzulamak.
- Yalnızlıkla Baş Edememek: Başkalarının onayı olmadan rahat ya da tatmin olmuş hissedememek.
- Kırmızı Bayrakları Görmezden Gelmek: Sağlıksız ilişkilere zararını bildiğiniz halde devam etmek.
Duygusal Bağımlılıktan Kurtulmanın Yolları
- Kalıbı Fark Edin
İlk adım, duygusal bağımlılığı fark etmek ve kabul etmektir. İlişkilerinizi ve duygusal deneyimlerinizi gözden geçirin. Sürekli çatışma, reddedilme ya da ihtiyaç hissi gibi tekrar eden temalar var mı? Bu kalıpları tespit etmek değişim için temel bir adımdır. - Kök Nedenleri Anlayın
Duygusal bağımlılık genellikle çocuklukta yaşanan ihmal, terk edilme ya da duygusal güven eksikliğinden kaynaklanır. Terapinin ya da öz farkındalığın yardımıyla bu kökenleri keşfedebilir ve bağımlılıklarınıza anlam kazandırabilirsiniz. - Duygusal Farkındalık Geliştirin
Farkındalık uygulamaları yaparak, duygusal tetikleyicilerinizi yargılamadan gözlemleyin. Eski kalıplara çekildiğinizi fark ettiğinizde, farklı bir seçim yapma gücünüz olduğunu hatırlayın. - Duygusal Bağımsızlık İnşa Edin
Kendilik değerini dışsal onaya dayandırmadan geliştirin. Size mutluluk ve tatmin getiren hobiler, öz bakım rutinleri ya da yeni becerilerle dolu bir yaşam oluşturun. Amaç, başkalarına bağımlı olmadan anlamlı bir yaşam yaratmaktır. - Sağlıklı Sınırlar Belirleyin
Duygusal bağımlılığı sürdüren ilişkilere ya da durumlara “hayır” demeyi öğrenin. Sınır koymak, duygusal enerjinizi korur ve daha sağlıklı etkileşimler için alan yaratır. - Profesyonel Destek Alın
Bir terapistle çalışmak, duygusal bağımlılığı kırmada son derece değerli olabilir. EMDR ya da Psikodinamik Psikoterapi, Şema Terapi gibi yöntemler, derin yaraları ele alarak olumsuz kalıpları yeniden şekillendirebilir. - Sağlıklı İlişkilerle Çevrenizi Sarın
Büyümenizi destekleyen ve sınırlarınıza saygı duyan insanlarla bir arada olun. Sağlıklı ilişkiler, duygusal bağımlılıktan kurtulmanız için gerekli olan dengeyi ve desteği sağlar. - Kendinize Şefkat Gösterin
Bu süreç boyunca kendinize karşı nazik olun. Duygusal bağımlılığı aşmak zordur ve ilerlemenizi takdir etmek, küçük zaferleri kutlamak önemlidir.
Terapinin Duygusal Bağımlılıktaki Rolü
Terapiler, duygusal bağımlılığı besleyen kalıpları anlamanıza ve çözmenize yardımcı olabilir. Psikodinamik terapi, bağımlılığınızın bilinçdışı kökenlerine inerken, bilişsel-davranışçı terapi (BDT) olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmek için araçlar sunar. Ayrıca, mindfulness tabanlı yaklaşımlar duygusal tetikleyicilere daha sağlıklı bir şekilde yanıt vermenizi öğretir.
Sonuç
Duygusal bağımlılıktan kurtulmak, duyguları bastırmak değil, onları anlamak ve iyileştirmekle ilgilidir. Bu, öz farkındalık, öz şefkat ve kişisel gelişim yolculuğudur. Zararlı kalıplardan kurtulup duygusal bağımsızlık geliştirdikçe, içsel özgürlüğün ve tatminin sizi nasıl bulduğunu göreceksiniz.
İlk adımı atmaya hazırsanız, uzman bir terapistten destek almayı düşünebilirsiniz. Unutmayın, şifa bir süreçtir ve atılan her küçük adım sizi özgürlüğünüze biraz daha yaklaştırır.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar:
- Carnes, P. (2018). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications, Inc.
- Levine, A., & Heller, R. (2010). Attached: The New Science of Adult Attachment and How It Can Help You Find – and Keep – Love. Penguin Publishing Group.
- Van der Kolk, B. (2014). The Body Keeps the Score: Brain, Mind, and Body in the Healing of Trauma. Viking.
İlişkilerde Şiddet Türleri ve Gottman Çalışmaları
John Gottman’ın çift laboratuvarında şiddet içeren ilişkilerle yapılan çalışmalar, ilişkilerde iki temel şiddet türünü ortaya koymaktadır: Karakterolojik Şiddet ve Durumsal Şiddet.
Karakterolojik Şiddet
Bu şiddet türü, genellikle erkeklerin kadınlara üstünlük kurmak, kontrol etmek ve korkutmak amacıyla şiddet uyguladığı, son derece tehlikeli bir durumdur. Bu tür şiddet çoğunlukla ciddi yaralanmalarla hatta ölümle sonuçlanabilir. Fail ve kurban rollerinin net olduğu bu ilişkilerde, kronik şiddet döngüsü bulunmaktadır. Şiddet genellikle nedensiz şekilde, kontrol ve tahakküm sağlamak için uygulanır.
Bu tür şiddet içeren çiftlerle çift terapisi yapılması önerilmez, çünkü bu tür bir ilişkide çözülebilecek bir problem yoktur. İlişkiyi veya failin davranışlarını değiştirme umudu, gerçekçi değildir.
Durumsal Şiddet
Durumsal şiddet, çiftler arasında nadiren yaşanan ve iletişim becerilerinin eksikliğinden kaynaklanan bir şiddet türüdür. Tartışmalar sırasında kol sıkmak ya da nesne fırlatmak gibi eylemleri içerebilir, ancak bu eylemler ciddi yaralanmalara veya kontrol kurma amacına yönelik değildir. Bu tür şiddet genellikle tekrarlamaz ve çift terapisiyle çözülmesi mümkündür. Terapi sürecinde çiftler, iletişim ve çatışma çözme becerileri kazanarak bu tür olayların önüne geçebilir.
Şiddet Uygulayanlar: Kobralar ve Pitbullar
Gottman, karakterolojik şiddet uygulayan erkekleri iki ana gruba ayırmıştır: Kobralar ve Pitbullar.
Kobralar
Bu grup, şiddet uygularken dahi sakin kalabilen, pişmanlık veya empati hissetmeyen, genellikle antisosyal özellikler taşıyan bireylerden oluşur. Şiddetten zevk alabilirler ve eşlerine bağlılık hissetmezler.
Kobralar:
- Şiddet öncesinde sakinleşir ve soğukkanlılıkla hareket ederler.
- Çocukluklarında sıklıkla fiziksel ve duygusal istismar yaşamışlardır.
- Antisosyal davranışlar sergiler ve dürtü kontrollerinde zorluk yaşarlar.
- Pişmanlık hissetmeden özür dileyebilir, ancak değişim göstermezler.
Eşlerinin İlişkide Kalma Sebepleri
Kobraların eşleri genellikle korku ve depresyon duygularıyla bu ilişkilerde kalmaya devam eder. Eşlerin bu ilişkiden ayrılamama sebepleri arasında ekonomik bağımlılık önemli bir faktör olsa da, eşlerin “değişeceğine dair umutları” ya da “başka bir seçenek görmemeleri” daha baskındır.
Pitbullar
Pitbull grubu, şiddet göstermeden önce giderek daha agresifleşen ve terk edilme korkusuyla hareket eden bireylerden oluşur.
Pitbullar:
- Şiddet öncesinde kalp atışları hızlanır ve agresyonları giderek artar.
- Eşlerine karşı aşırı derecede kıskanç ve bağımlıdırlar.
- Terk edilme korkusu nedeniyle kontrolcü ve baskıcı davranışlar sergilerler.
- Genellikle çocukluklarında ebeveyn şiddetine tanıklık etmişlerdir.
Eşlerinin İlişkide Kalma Sebepleri
Pitbulların eşleri, bu ilişkiden kurtulmanın imkansız olduğu hissine kapılırlar. Pitbulların en büyük korkusu terk edilmek olduğu için, ayrılık süreçlerinde şiddet daha da tehlikeli hale gelebilir.
Kobralar ve Pitbullar Arasındaki Farklılıklar
Özellik | Kobralar | Pitbullar |
Şiddet Sırasındaki Hissiyat | Soğukkanlı ve sakin | Artan agresyon ve gerginlik |
Empati Kapasitesi | Düşük, pişmanlık yok | Daha yüksek, ancak kıskançlık ve kontrolcü davranışlar hakim |
Terk Edilme Korkusu | Yok | Yüksek |
Çocukluk Travmaları | Antisosyal davranışlar, madde bağımlılığı, istismar | Aile içi şiddete tanıklık |
Bu İlişkilerden Kurtulma Yolları
Kobralarla İlişkide:
- Bu bireylerin değişeceğini düşünmek gerçekçi değildir. Öncelikli adım, şiddetin döngüsünden çıkmak için güvenli bir plan hazırlamaktır.
- Profesyonel destek alınmalı ve yakın çevreye durumu açıklayarak yardım istenmelidir.
Pitbullarla İlişkide:
- Ayrılık süreçleri dikkatli planlanmalıdır. Pitbulların terk edilme korkusu, şiddetin artmasına neden olabilir.
- Hukuki destek ve güvenli bir ortam sağlanmalıdır.
- Şiddetin sona erdirilmesi için destek gruplarına ve terapilere başvurulabilir.
Sonuç
Karakterolojik şiddet, ilişkilerde derin travmalar yaratabilen bir olgudur. Kobralar ve Pitbullar gibi farklı dinamiklere sahip şiddet uygulayıcılarını anlamak, bu tür ilişkilerden kurtulmanın ilk adımıdır. Eğer böyle bir durumda bulunuyorsanız, mutlaka profesyonel destek almanız ve güvenliğinizi sağlamanız önemlidir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
(Online ya da yüz yüze psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.)
Kaynakça
- Bancroft, L. (2002). Why does he do that? Inside the minds of angry and controlling men. Berkley Books.
- Evans, P. (1996). The verbally abusive relationship: How to recognize it and how to respond. Adams Media.
- Gottman, J. M., & Jacobson, N. S. (1998). When men batter women: New insights into ending abusive relationships. Simon & Schuster.
- The Gottman Institute. (n.d.). A review of the research on domestic violence. Retrieved from https://www.gottman.com/blog/a-review-of-the-research-on-domestic-violence/
Devamı
Mahşerin Dört Atlısı – Gottman Çift Terapisi – Yule Psikoloji
İlişkilerde anlaşmazlıklar (mahşerin dört atlısı), duygusal kopukluklar ve çatışmalar zamanla sevgi dolu bağları zayıflatabilir. Gottman Çift Terapisi, bilimsel temellere dayalı yaklaşımlarıyla, çiftlerin ilişkilerini daha derin, sağlıklı ve tatmin edici bir hale getirmelerine yardımcı olmayı hedefler. Bu terapi yöntemi, Dr. John ve Julie Gottman’ın 40 yılı aşkın süredir yürüttükleri kapsamlı araştırmalara dayanır. Gottman Çift Terapisi, yalnızca problemleri çözmekle kalmaz, aynı zamanda çiftlerin sevgi ve güven dolu bir ilişki kurmalarına olanak tanır.
Mahşerin Dört Atlısı: İlişkileri Yıpratan Davranışlar
Dr. John Gottman’ın ilişkiler üzerine yaptığı çalışmalar, bazı davranışların ilişkileri ciddi şekilde tehdit ettiğini ortaya koymuştur. Bu davranışlar, “Mahşerin Dört Atlısı” olarak tanımlanır:
- Eleştiri (Criticism):
Partnerin karakterine yönelik suçlayıcı ve olumsuz ifadeler. Örneğin, “Sen her zaman böyle yapıyorsun!” gibi genelleyici eleştiriler, ilişkiyi yıpratan bir dinamiğe yol açar.
Çözüm: Şikayetlerinizi, karşı tarafın kişiliğine saldırmadan, belirli durumlar üzerinden ifade etmek. - Savunma (Defensiveness):
Suçlamalar karşısında sorumluluğu reddetmek veya karşı atağa geçmek. Bu davranış, iletişim kanallarını tıkar ve çatışmayı artırır.
Çözüm: Eleştiriyi yapıcı bir şekilde dinlemek ve kendi payınıza düşeni kabul etmek. - Duvar Örme (Stonewalling):
Tartışmalarda tamamen kapanmak, konuşmayı reddetmek ve duygusal olarak geri çekilmek. Bu, karşı tarafı daha da yalnız hissettirir.
Çözüm: Zor bir tartışmada mola verip duygusal sakinliği sağladıktan sonra iletişime açık olmak. - Aşağılama (Contempt):
Partneri küçük düşürmek, alay etmek veya küçümseyici ifadeler kullanmak. Aşağılama, ilişkilerde en yıkıcı davranışlardan biridir.
Çözüm: Partnerinize saygı ve takdir göstermek, sevgi dolu bir dil geliştirmek.
Gottman Çift Terapisinin Temel İlkeleri
Bu terapi modeli, yalnızca problemleri tespit etmekle kalmaz, aynı zamanda çiftlere güçlü bir duygusal zemin inşa etmeleri için araçlar sunar. Gottman Çift Terapisinin temel ilkeleri şunlardır:
- Sevgi Haritaları Oluşturma: Partnerinizi daha derinlemesine tanımanızı sağlayacak duygusal bir rehber oluşturmak. Bu haritalar, çiftlerin birbirlerinin dünyalarını anlamalarına yardımcı olur.
- Sevgi ve Hayranlık Sistemini Güçlendirme: Sağlıklı bir ilişki, takdir ve şükran üzerine kurulur. Partnerinizin olumlu yönlerini fark etmek ve takdir etmek, ilişkinizi güçlendirir.
- Olumlu İlişki Alışkanlıkları: Küçük ama anlamlı jestlerle partnerinize sevginizi göstermeyi alışkanlık haline getirmek, ilişkinin bağlarını kuvvetlendirir.
- Çatışma Yönetimi: Tüm çiftler çatışma yaşar; ancak önemli olan, bu çatışmaların nasıl yönetildiğidir. Yapıcı bir iletişim geliştirmek, uzun vadeli mutluluğu sağlar.
Mahşerin Dört Atlısını Yenmek Mümkün!
Gottman Çift Terapisi, ilişkilerde Mahşerin Dört Atlısı’nın yarattığı zararları onarmak ve daha sağlıklı iletişim yolları geliştirmek için etkili araçlar sunar. Bu yöntem sayesinde çiftler, birbirlerini daha iyi anlayarak, güçlü ve sevgi dolu bir bağ kurabilirler.
Bilimsel Temellere Dayalı Bir Yaklaşım
Gottman Çift Terapisi, 3000’den fazla çift üzerinde yapılan uzun soluklu araştırmalara dayanır. Bu çalışmalar, ilişkilerin nasıl daha sağlıklı hale getirilebileceğini gösteren bilimsel bir rehber niteliğindedir. Eğer ilişkinizde çatışmalar, duygusal mesafeler veya güven sorunları yaşıyorsanız, Gottman Çift Terapisi tam size göre olabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Referanslar
- Gottman, J. M., & Silver, N. (1999). The Seven Principles for Making Marriage Work. Harmony Books.
- Carrere, S., & Gottman, J. M. (1999). Predicting divorce among newlyweds from the first three minutes of a marital conflict discussion. Family Process, 38(3), 293-301.
- Gottman Institute. (2024). The Science of Love and Relationships. www.gottman.com
Devamı
Narsist bir Yönetici ile Çalışmak
Narsist bir yönetici, kendine aşırı hayran olan ve başkalarının ihtiyaçlarına duyarsız kişidir. Sürekli kendini över ve üstünlük sağlamaya çalışır. Empati kuramaz, manipülatif ve eleştirel olur. Kendi başarılarını abartırken, başkalarının katkılarını küçümser. Bu tür bir yönetici, çalışanların motivasyonunu ve iş yerindeki atmosferi olumsuz etkiler.
İşe Gitmekten Korkuyor musunuz
İş dışında bile sürekli işinizden mi bahsediyorsunuz? Sürekli değişen hedeflerle kendinizi kanıtlama çabası sizi yoruyor mu? Yöneticinizi memnun etmeye çalışırken aynı zamanda ondan korkuyor musunuz? İş saatleriniz boyunca sürekli tetikte, bunalmış ve tükenmiş mi hissediyorsunuz?
Günümüzde “narsist” terimi çok yaygınlaştı. Stresli bir iş ortamında hepimiz zaman zaman sağlıksız davranabiliriz, ancak empati ve utanç duygularımız bizi kontrol altında tutar. Narsist bir yönetici ise bu duygulardan yoksundur. Çalışanlarını istismar etmeyi haklı bulur, utanmaz ve empati göstermez. Kendinizi bu durumda buluyorsanız, yöneticinizin narsist olup olmadığını sorgulamak yerine, neden bu duruma tahammül ettiğinizi düşünmelisiniz. Sizi sağlıksız ve güvensiz bir ortamda kalmaya iten inançlarınızı sorgulayın ve kendinize dikkat edin. Aksi takdirde, sonunda kaybeden siz olursunuz.
Yöneticinizin Toksik veya Narsist Olduğunu Gösteren İşaretler
- Mikro Yönetim ve Sürekli Eleştiri
Yöneticiniz işinizi sürekli olarak yetersiz bulmaya başlar. Küçük eleştirilerle başlayan bu süreç, hızla büyür ve ciddi bir baskıya dönüşür. Kendinizi sürekli eleştiriliyor, görmezden geliniyor veya değersizleştiriliyor gibi hissedersiniz. Narsist yöneticiniz bu durumu bilerek manipüle eder ve olumsuz tepkilerinizden beslenir. Eleştirileri yapıcı değildir; sizi şaşırtmak ve değersizleştirmek için tasarlanmıştır. Bu durumda, gri kaya tekniğini kullanarak tepkisiz kalmayı deneyin. –Gri kaya tekniği, özellikle narsist veya toksik kişilere karşı kullanılan bir başa çıkma yöntemidir. Bu teknikte, kişi, kendini “gri bir kaya” gibi sıkıcı ve ilgi çekici olmayan biri olarak gösterir. Amaç, narsist veya toksik kişinin dikkatini çekmemek ve manipüle etmesini zorlaştırmaktır. Bu yöntem, tepkisiz ve duygusuz davranmayı, kişisel bilgileri paylaşmaktan kaçınmayı ve iletişimi minimumda tutmayı içerir. Böylece, toksik kişilerle olan etkileşimler en aza indirgenir ve kişinin kendini koruması sağlanır.- - Her Hareketinizi İzlemek
Narsist yönetici, paranoyak ve kontrolcüdür. Gününüzün her anını izler. - Kişiliksizleştirme
Yüz yüze iletişim yerine, tüm iletişimi e-posta yoluyla yapar. Toplantı taleplerinizi oyalayarak veya iptal ederek sizinle yüzleşmekten kaçınır. - Bilgiyi Saklamak
Size gerekli bilgileri vermez ve başarılarınızı, övgülerinizi, zam veya terfi taleplerinizi saklar. Önemli toplantılardan ve e-postalardan dışlanırsınız, bu da işinizi yapmanızı zorlaştırır. - Düşük Performans Değerlendirmeleri
Hedeflerinizi aşmanıza rağmen, terfi alamazsınız veya maaş artışı talepleriniz reddedilir. Bunlar, değer verilmediğinizin ve önemsenmediğinizin açık işaretleridir. Yaptığınız işleri belgeleyerek performans değerlendirmenizi gerçek verilerle destekleyin. - Görevlerinizi Elinizden Almak
Yöneticiniz, işleri sizden alır ve size kötü brifingler verir. Bu, sizi değersizleştirmek ve cezalandırmak için bir yöntemdir. - İsminizi Lekelemek
Bir anda meslektaşlarınız soğuk ve mesafeli davranmaya başlar. İçgüdülerinize güvenin ve çıkış stratejinizi oluşturun. Bu durum sizin hatanız değildir; toksik bir kişilikle uğraşıyorsunuz. Narsist yöneticiler, güçlü ve bağımsız insanlardan hoşlanmazlar, kolayca manipüle edebilecekleri kişileri tercih ederler. Bu nedenle, narsist bir yöneticinin hedefi olmak aslında güçlü olduğunuzun bir işaretidir ve daha iyisini hak ettiğinizin kanıtıdır.
Narsist Yöneticinizle Başa Çıkmanıza Yardımcı Olacak Araçlar
- Davranışları Kişisel Algılamayın
Narsistin kabalığını kişisel algılamayın. Enerjinizi koruyun, farkındalık ve nefes tekniklerini kullanın. - Kuralları Çiğnerler
Narsist yöneticiler kendilerini yasaların üstünde görürler. Kuralları çiğner, verileri manipüle eder ve etik dışı davranırlar. Yakalanırlarsa, suçu size veya başkasına yıkarlar. - Korkmayı Bırakın
Sürekli korku içinde çalışmak sağlığınıza zarar verir. En kötü senaryoyu düşünün ve buna göre bir plan yapın. - Değişmelerini Beklemeyin
Narsist yöneticilerin değişeceği illüzyonundan vazgeçin. Ne kadar iyi olursanız olun, her zaman daha fazlasını talep ederler. Önceliğiniz kendiniz olmalı. - Aşırı İşlev Göstermeyin
Aşırı işlev göstermeyi ve aşırı performans sergilemeyi bırakın. Enerjinizi çıkış stratejinize odaklayın. Mevcut işinizi bir basamak taşı olarak görün ve ileriye doğru hareket edin. - Başarısızlığa Sürüklerler
Narsist yöneticiler sizi başarısızlığa sürüklemek isterler. Mikro yönetiliyorsanız, işinizi en iyi şekilde yapın ve ilerlemenizi düzenli olarak paylaşın. - Empati Eksikliği ve Fazla Çalışma
Narsistler empati göstermez ve sizi fazla çalıştırıp az ödeme yaparlar. Fazla mesai yapmanız beklenir, ancak ekstra ücret ödenmez. Kendi kaynaklarınızı kullanmanız istenebilir. - Övgü Beklemeyin
İyi bir iş için övgü beklemeyin. Narsistler yalnızca kendilerini iyi gösterdiğinde sizi överler. Onaylarını kazanmak zaman ve enerji kaybıdır. - Profesyonel Kalın
Narsist yöneticiniz işteki refahınızı umursamaz. Yeni bir iş ararken, profesyonel kalın ve işinizi en iyi şekilde yapın. - Meslektaşlarınız Arkadaşınız Değil
İş ortamındaki ilişkiler durumsaldır. Yöneticinizi iş arkadaşlarınıza şikayet etmeyin. Destek arıyorsanız, bunu iş dışındaki biriyle yapın. - Narsist Yöneticilerden Kaçın
Narsist yöneticiler patolojik yalancılardır ve gerçeği çarpıtılar. Onlarla yüzleşmekten kaçının ve kendinize odaklanın. Gri kaya tekniğini kullanarak olumsuzluklarına tepki vermeyin.
Yöneticim Narsist, Şimdi Ne Yapmalıyım
En iyi tavsiye: Bir çıkış stratejisi oluşturun ve yeni bir iş ararken sakin kalın. Sağlıklı sınırlar koyun ve daha iyisini hak ettiğinizi bilin.
Narsist bir yöneticiyle başa çıkmak, iş hayatında karşılaşılabilecek en zorlu durumlardan biridir. Ancak, kendinize olan güveninizi koruyarak, profesyonel sınırlarınızı belirleyerek ve sağlıklı bir iş-yaşam dengesi kurarak bu zorluğu aşabilirsiniz. Unutmayın, sağlığınız ve mutluluğunuz her şeyden daha önemlidir. Kendi değerinizi bilin ve size hak ettiğiniz saygıyı gösteren bir iş ortamı arayın. Toksik bir yöneticinin sizi tüketmesine izin vermeyin, kendinize ve geleceğinize yatırım yapın.
Narsist bir Yönetici ile Çalışmak
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji – yulepsikoloji@gmail.com
Love Bombing: İlişkilerde Sevgi Görünümlü Manipülasyon
İlişkinizin ilk günlerini hatırlıyor musunuz? Her şey harikaydı, değil mi? Size sürekli iltifatlar eden, hediyelerle sizi şımartan ve sürekli sizi düşünen bir partner… Ancak bu rüya gibi başlangıcın altında karanlık bir gerçek olabilir: Love bombing. Peki, love bombing nedir ve nasıl anlaşılır?
Love Bombing Nedir
Love bombing, bir kişinin başka birini aşırı sevgi, ilgi ve hediyelerle bombardımana tutarak onu kontrol etmeye çalıştığı bir manipülasyon tekniğidir. Bu taktik, özellikle narsist ve kontrolcü bireyler tarafından kullanılır ve hedef kişiyi, hızlıca duygusal bağımlılık içine çekmeyi amaçlar.
Love Bombing’in Belirtileri
Love bombing’in belirtilerini anlamak, bu tuzağa düşmemek için kritik öneme sahiptir. İşte dikkat etmeniz gerekenler:
- Yoğun ve Hızlı İlerleyen İlişki: Tanıştığınız ilk andan itibaren her şeyin hızlıca ilerlediğini mi hissediyorsunuz? Daha ilk haftadan evlilik konuşmaları, birlikte yaşama planları mı yapılıyor?
- Sürekli İletişim ve İltifat: Sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar sürekli mesajlar, aramalar ve iltifatlar alıyorsanız, bu durum love bombing’in bir işareti olabilir.
- Hediye Yağmuru: Sürekli olarak size pahalı hediyeler alınıyor ve bu hediyelerle kendinizi özel hissettiriliyorsanız, dikkatli olun.
- Aşırı Kıskançlık ve Kontrol: Partneriniz sürekli ne yaptığınızı, kiminle görüştüğünüzü sorguluyor ve sizin üzerinizde kontrol kurmaya çalışıyorsa, bu bir uyarı işareti olabilir.
Neden Love Bombing
Love bombing, genellikle narsist kişilik bozukluğuna sahip bireyler tarafından uygulanır. Bu kişiler, başkalarını manipüle ederek kendi güç ve kontrol duygularını pekiştirmek isterler. Bu taktikle, mağduru hızlıca kendilerine bağlar ve duygusal olarak bağımlı hale getirirler.
Love Bombing’in Sonuçları
Love bombing’in mağdurları, genellikle kendilerini duygusal olarak tükenmiş ve manipüle edilmiş hissederler. Bu manipülasyonun uzun vadeli etkileri şunlar olabilir:
- Duygusal Yıpranma: Sürekli duygusal dalgalanma ve belirsizlik, mağdurun duygusal sağlığını olumsuz etkiler.
- Güven Sorunları: İlişki sona erdikten sonra başkalarına güvenmek zorlaşır.
- Bağımlılık ve Kırılganlık: Mağdur, love bombing sonrası kendini bağımlı ve kırılgan hisseder.
Kendinizi Korumak İçin Neler Yapabilirsiniz
Love bombing’e karşı korunmak için dikkatli ve bilinçli olmak önemlidir. İşte bazı öneriler:
- Sınırlar Koyun: İlişkinizde net sınırlar belirleyin ve bu sınırlara sadık kalın.
- Yavaş İlerleyin: İlişkinizin doğal bir hızda ilerlemesine izin verin, acele etmeyin.
- Bağımsızlığınızı Koruyun: Kendi bağımsızlığınızı ve kişisel alanınızı koruyun.
- Destek Alın: Güvendiğiniz arkadaşlarınızdan ve ailenizden destek alın ve onların görüşlerini dinleyin.
Love bombing, ilk başta masum ve romantik gibi görünse de, aslında ciddi bir manipülasyon ve kontrol yöntemidir. Bu belirtileri erken fark etmek ve kendinizi korumak, sağlıklı ve mutlu bir ilişki için önemlidir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Referanslar
- Carnes, P. J. (1997). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications, Inc.
- Vaknin, S. (2001). Malignant Self Love: Narcissism Revisited. Narcissus Publications.
- Dutton, D. G., & Painter, S. L. (1993). The Battered Woman Syndrome: Effects of Severity and Intermittency of Abuse. American Journal of Orthopsychiatry, 63(4), 614-622.
Ghosting Nedir ve Neden Yapılır
Ghosting, bir kişiyle olan iletişimin aniden ve açıklama yapmadan kesilmesi durumudur. Bu terim, özellikle dijital iletişimde ve romantik ilişkilerde sıklıkla karşımıza çıkar.
Ghosting’in Nedenleri
Çatışma Kaçınması: Bazı insanlar, karşılaştıkları problemleri ve çatışmaları doğrudan ele almak yerine, bunlardan kaçınmayı tercih eder. Bu kişiler, yüzleşmekten ve zor konuşmalar yapmaktan kaçındıkları için ghosting yöntemine başvururlar. Bu, genellikle çatışma yönetiminde yetersizlik veya çatışma korkusunun bir sonucudur.
Bağlanma Korkusu: İlişki ilerledikçe ve duygusal bağlar güçlendikçe, bazı kişiler bağlanma korkusu yaşar. Bu korku, geçmişteki kötü deneyimler veya terk edilme korkusundan kaynaklanır. Bağlanma korkusuyla başa çıkamayan kişiler, ilişkiden kaçmak için aniden iletişimi keser.
Duygusal Yetersizlik: Bazı insanlar, duygusal olarak olgunlaşmamış ve bir ilişkiyi sonlandırmanın sağlıklı yollarını bilmiyor olabilir. Bu durumda ghosting, kişinin duygusal yetersizliğinden ve ilişkileri sağlıklı bir şekilde sonlandırma becerisinden yoksun olmasından kaynaklanır. Bu kişiler, zorlu duygusal durumlardan kaçınmak için ghosting yaparlar.
Dijital İletişimin Anonimliği: Dijital çağda, insanların birbirine karşı daha az sorumluluk hissetmeleri yaygındır. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları, insanlar arasında daha yüzeysel ve bağsız iletişimler kurulmasına neden olur. Bu anonimlik duygusu, insanların daha kolay bir şekilde ghosting yapmasına olanak tanır. Çünkü yüz yüze gelme zorunluluğu yoktur.
Özgüven Eksikliği: Bazı insanlar, karşılarındaki kişiyi hayal kırıklığına uğratmaktan veya olumsuz bir tepki almaktan korktukları için ortadan kaybolurlar. Bu özgüven eksikliği, kişinin kendini yeterince güçlü hissetmemesi ve zor durumlarla başa çıkma becerisine sahip olmamasından kaynaklanır.
Sosyal Normların Değişimi: Modern toplumda, hızlı tüketim kültürü ve anında tatmin arayışı, ilişkilerin de hızlı ve geçici olmasına yol açabilir. Bu değişen sosyal normlar, ghosting’i daha yaygın hale getirir. Çünkü insanlar artık daha az bağlılık ve sorumluluk hissetmektedir.
Ghosting’in Psikolojik Etkileri
Ghosting, hem ghosting yapan kişi (ghoster) hem de ghosting’e maruz kalan kişi (ghostee) üzerinde derin psikolojik etkiler yaratabilir:
Özgüven Kaybı: Ghosting’e maruz kalan kişiler, kendilerini değersiz veya yetersiz hisseder. Bu durum, özgüvenlerini ciddi şekilde zedeler. İlişkinin aniden ve açıklamasız sona ermesi, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olur. “Ben neyi yanlış yaptım?” veya “Bende bir eksiklik mi var?” gibi sorular kişinin kendine olan güvenini sarsabilir.
Anksiyete ve Depresyon: Ghosting, terk edilme korkusunu ve güvensizlik duygularını tetikleyebilir. Bu da kişide sürekli bir endişe ve kaygı hali yaratır. Ghosting, aynı zamanda depresyon belirtilerine yol açabilir. Kişi, sürekli olarak reddedilme duygusuyla başa çıkmak zorunda kalır ve bu durum, genel ruh halini olumsuz etkiler.
Güvensizlik: Ghosting, gelecekteki ilişkilerde güvensizlik yaratabilir. Ghosting’e maruz kalan kişi, yeni bir ilişkiye başlamaktan çekinir veya sürekli olarak terk edilme korkusu yaşar. Bu güvensizlik, kişinin yeni insanlarla duygusal bağ kurmasını zorlaştırır ve ilişkilerinde sürekli bir şüphecilik hali oluşturur.
Sosyal İzolasyon: Ghosting, kişinin sosyal çevresinden izole olmasına neden olabilir. Ghosting’e maruz kalan kişi, insanlarla olan ilişkilerinde daha temkinli davranır ve kendini sosyal ortamlardan uzaklaştırır. Bu izolasyon, kişinin genel yaşam kalitesini düşürür.
Özsaygı Zedelenmesi: Ghosting, kişinin özsaygısını zedeleyebilir. Kişi, kendine olan saygısını yitirir ve kendini değersiz hisseder. Bu durum, kişinin genel mutluluğunu ve yaşamdan aldığı tatmini olumsuz yönde etkiler.
Yas Süreci: Ghosting, bir tür kayıp olarak da deneyimlenebilir. Kişi, ilişkiyi ve gelecekteki potansiyelini kaybettiği için yas tutar. Bu yas süreci, kişinin duygusal olarak iyileşmesini zorlaştırır.
Ghosting ile Baş Etme Yolları
Bu durum ile başa çıkmak zor olabilir, ancak aşağıdaki stratejiler yardımcı olabilir:
- Kendinize Zaman Tanıyın: Ghosting’in yarattığı duygusal yaraları sarmak zaman alabilir. Kendinize bu süreçte sabırlı olun.
- Destek Alın: Aile ve arkadaşlarınızla duygularınızı paylaşmak ve bir profesyonelden destek almak size yardımcı olabilir.
- Kendi Değerinizi Hatırlayın: Ghosting, sizin değerinizi belirlemez. Kendinize olan güveninizi yeniden inşa etmek için olumlu yönlerinize odaklanın.
- Yeni Bağlantılar Kurun: Eski ilişkilere takılıp kalmak yerine, yeni bağlantılar kurmak ve sosyal çevrenizi genişletmek iyi bir fikir olabilir.
Ghosting, modern ilişkilerde karşılaşılan zorlayıcı bir durumdur. Aniden ortadan kaybolan birinin yarattığı belirsizlik ve duygusal acı, başa çıkılması gereken zor bir süreç olabilir. Ancak, kendinize zaman tanıyarak, destek alarak ve kendi değerinizi hatırlayarak bu durumu atlatabilirsiniz.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Referanslar
- LeFebvre, L. E., & Allen, M. (2014). Grieving alone and together: Facilitation and customization of support groups for bereaved adolescents. Psychology & Society, 6(1), 102-123.
- Koessler, R. B. (2019). Ghosting: Understanding and dealing with ghosting in modern relationships. Journal of Relationships, 15(2), 34-45.
- Davis, M. E., & Nicholson, B. C. (2020). The psychological impact of ghosting: Understanding the short and long-term effects. Journal of Social and Personal Relationships, 37(5), 1452-1471.
- Zuckerman, M. (2017). The digital age of relationships: How technology affects communication and connection. Digital Communication Research, 12(3), 203-218.
Gaslighting: Kökleri ve Psikolojik Manipülasyonun Anatomisi
Gaslighting terimi, ilk olarak İngiliz oyun yazarı Patrick Hamilton’ın 1938 yılında yazdığı “Gas Light” adlı tiyatro oyununda ortaya çıktı. Oyun, bir adamın eşinin akıl sağlığını sorgulamasına neden olacak şekilde onu manipüle etmesini konu alır. Oyunun ismi, evdeki gaz lambalarının ışığını kısarak kadının gerçeklik algısını bozma yönteminden gelir.
Oyun ve Konusu
“Gas Light” adlı oyunda, Jack Manningham adlı karakter, eşi Bella’yı sistematik olarak manipüle eder. Jack, evdeki gaz lambalarını kısarak Bella’yı lambaların aynı kaldığına inandırmaya çalışır. Bu, Bella’nın akıl sağlığını sorgulamasına ve gerçeklik algısını kaybetmesine neden olur. Jack’in amacı, Bella’yı akıl hastası olduğuna inandırarak onu kontrol altına almaktır. Oyunun adı buradan gelir; gaz lambalarının ışığının değişmesi, manipülasyonun simgesidir.
Gaslighting’in Psikolojik Boyutları
Gaslighting, genellikle narsistik, sosyopatik veya kontrolcü kişilik özelliklerine sahip bireyler tarafından kullanılır. Manipülatör, mağdurun gerçeklik algısını zayıflatarak kontrol elde etmeye çalışır. Bu tür manipülasyon, mağdurun zihinsel ve duygusal sağlığını ciddi şekilde etkiler.
Gaslighting’in Belirtileri ve Sonuçları
Gerçekliği İnkar Etme
Manipülatör, mağdurun yaşadığı olayları sürekli olarak inkar eder ve mağdurun hafızasını sorgulatır.
“Böyle bir şey olmadı” veya “Sen yanlış hatırlıyorsun” gibi ifadeler kullanır.
Bilgiyi Çarpıtma
Gerçek olayları çarpıtarak mağdurun kafasını karıştırır ve mağdurun kendi algısına olan güvenini sarsar.
Duygusal Manipülasyon
Mağdurun duygusal durumunu kontrol altına alarak onu sürekli eleştirir ve suçlar.
“Senin için en iyisini ben bilirim” gibi ifadelerle mağdurun kendine olan güvenini zayıflatır.
İzolasyon
Mağduru destek sistemlerinden izole ederek yalnızlaştırır ve manipülatörün kontrolünü artırır.
Gaslighting’e Karşı Korunma
Farkındalık ve Bilgi
Gaslighting’in belirtilerini tanımak ve bu manipülasyon hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
Destek Aramak
Güvendiğiniz arkadaşlar, aile üyeleri veya profesyonellerden destek almak, gaslighting’in etkilerini hafifletir.
Kendi Gerçekliğinizi Doğrulamak
Yaşadığınız olayları yazmak veya kayıt altına almak, kendi gerçekliğinizi doğrulamanıza yardımcı olur.
Duygusal Sınırlar Koymak
Manipülatörün etkisinden korunmak için duygusal ve fiziksel sınırlar koymak önemlidir.
Gaslighting, manipülatif ve zararlı bir davranış biçimidir. Bu tür bir manipülasyona maruz kalan kişiler, kendi gerçekliklerini ve duygusal sağlığını korumak için adımlar atmalıdır. Farkındalık, bilgi, destek ve sınır koyma, gaslighting’in etkilerinden korunmada kritik öneme sahiptir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji – yulepsikoloji@gmail.com
DevamıTravma Bağı Neden Olur
Travma bağı, bireylerin travmatik ilişkilerde, özellikle de istismar eden ya da manipülatif partnerlerle, uzun süreli ve güçlü duygusal bağlar geliştirdiği bir olgudur. Travma bağı, genellikle duygusal, fiziksel ya da cinsel istismar içeren ilişkilerde ortaya çıkar ve bireylerin bu tür ilişkilerden kopmalarını zorlaştırır. Bu yazıda, travma bağının nedenlerini ve nasıl geliştiğini derinlemesine inceleyeceğiz.
Travma Bağının Nedenleri
Duygusal Bağımlılık
Duygusal bağımlılık, bireyin kendini değerli hissetmek için sürekli olarak bir başkasının onayına ve sevgisine ihtiyaç duymasıdır. Bu durum, kişinin kendine olan güvenini ve bağımsızlığını zayıflatır.
Çocukluk döneminde ihmal ya da duygusal istismar yaşamış bireyler, yetişkinliklerinde de bu tür ilişkileri tekrarlama eğiliminde olurlar.
İstismar Döngüsü
İstismar döngüsü, istismarcının kurbanı üzerinde sürekli olarak kontrol ve güç kullanmasını içerir. Bu döngü genellikle üç aşamadan oluşur: balayı dönemi, gerilim birikimi ve patlama.
Bu döngü, kurbanın kendini suçlu hissetmesine ve istismarcının davranışlarını haklı görmesine neden olur. Balayı dönemi, istismarcının affedilmesine ve ilişkinin devam etmesine yol açar.
Travmatik Bağlanma
Travmatik bağlanma, bireylerin hayatlarındaki önemli kişilere, özellikle de bakım verenlere duyduğu güven ve bağlılık ihtiyacından kaynaklanır. Bu durum, travmatik olaylar sırasında bile devam edebilir.
Çocuklukta ebeveynlerinden yeterli sevgi ve güven duygusu almayan bireyler, bu eksikliği yetişkinliklerinde telafi etmeye çalışırlar ve bu yüzden istismarcı partnerlerine sıkı sıkıya bağlanırlar.
Psikolojik Manipülasyon
Psikolojik manipülasyon, bir bireyin diğerini kontrol etmek için çeşitli zihinsel ve duygusal taktikler kullanmasıdır. Gaslighting, izolasyon ve aşırı eleştiri bu taktikler arasındadır.
Manipülatif ilişkilerde kurban, manipülatörün gerçek niyetlerini göremez hale gelir ve kendine olan güvenini kaybeder. Bu durum, kurbanın ilişkiye olan bağımlılığını artırır.
Korku ve Tehditler
İstismarcılar, kurbanlarını korku ve tehditlerle kontrol altında tutarlar. Bu, fiziksel şiddet tehditleri, ekonomik bağımlılık veya sosyal izolasyon olabilir.
Kurbanlar, istismarcının tehditlerinden korktukları için ilişkiden ayrılma cesaretini gösteremezler. Bu korku, travma bağının güçlenmesine neden olur.
Sevgi ve Bağlılık Yanılgısı
Kurbanlar, istismarcının arada sırada gösterdiği sevgi ve bağlılık ifadelerini, ilişkinin devam etmesi için bir umut ışığı olarak görürler.
Bu yanılgı nedeniyle, kurban, istismarcının değişeceğine inanır ve ilişkide kalmaya devam eder.
Travma bağı, bireylerin sağlıksız ve istismarcı ilişkilerde kalmalarına neden olan karmaşık bir olgudur. Bu bağın nedenleri arasında duygusal bağımlılık, istismar döngüsü, travmatik bağlanma, psikolojik manipülasyon, korku ve tehditler, sevgi ve bağlılık yanılgısı gibi faktörler yer almaktadır. Bu tür ilişkilerden kurtulmak ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için profesyonel yardım almak önemlidir.
Travma Bağı Neden Olur
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji – yulepsikoloji@gmail.com
Referanslar
- Carnes, P. (1997). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications.
- Herman, J. L. (1997). Trauma and Recovery: The Aftermath of Violence – From Domestic Abuse to Political Terror. Basic Books.
- Van der Kolk, B. A. (2014). The Body Keeps the Score: Brain, Mind, and Body in the Healing of Trauma. Viking.
- Dutton, D. G., & Painter, S. (1981). Traumatic Bonding: The Development of Emotional Attachments in Battered Women and Other Relationships of Intermittent Abuse. Victimology: An International Journal, 6(1-4), 139-155.
- Walker, L. E. (2009). The Battered Woman Syndrome. Springer Publishing Company.
Yetişkinlerde Bağlanma Biçimleri
Yetişkinlerde bağlanma biçimleri, John Bowlby’nin geliştirdiği Bağlanma Teorisi’nin bir uzantısı olarak ele alınır. Mary Ainsworth ve daha sonraki araştırmacılar tarafından çocukluk dönemi bağlanma stilleri üzerine yapılan çalışmalar, yetişkin ilişkilerine de uyarlanmıştır. Yetişkinlerin bağlanma biçimleri, erken yaşam deneyimlerine ve bu deneyimlerin içsel çalışma modellerine nasıl yansıdığına bağlı olarak farklılık gösterir. “İçsel çalışma modelleri”, bireyin kendisi, diğer insanlar ve ilişkiler hakkındaki inançları ve beklentileri anlamına gelir. Bu modeller, çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerden etkilenerek şekillenir ve yetişkinlikteki ilişki dinamiklerini etkiler. Örneğin, erken yaşamda güvenli bir aile ortamı yaşayan bir birey, yetişkinlikte daha sağlıklı ilişkiler kurma eğiliminde olur. İhmal veya istikrarsız ilişkiler yaşayan bir çocuk ise yetişkinlikte güven sorunları yaşar.
Yetişkinlerde Bağlanma Biçimleri
Güvenli Bağlanma:
- Güvenli bağlanan yetişkinler, ilişkilerde rahat ve destekleyici davranır.
- Karşılıklı bağımlılık ve anlayış gösterirler.
- Olumsuz durumlarla başa çıkabilmek için etkili iletişim becerileri ve duygusal düzenleme yetenekleri geliştirirler.
Kaygılı-güvensiz bağlanma:
- Bu tür bağlanma gösteren yetişkinler, ilişkilerde güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşarlar.
- Aşırı bağımlılık ve aşırı duygusal tepkiler sergileyebilirler.
- Partnerlerine karşı aşırı talepkâr veya yapışkan davranışlar gösterebilirler.
Kaçıngan-güvensiz bağlanma:
- Kaçınmacı bağlanma stili gösteren yetişkinler, yakınlıktan ve duygusal bağlardan kaçınma eğilimindedir.
- Bağımsızlık ve kendine yeterlilik vurgusu yaparlar.
- Duygusal olarak uzak dururlar ve ilişkilerde derin bağlantı kurmaktan kaçınırlar.
Karma/Karışık Bağlanma:
- Karma bağlanma stili gösteren yetişkinler, hem kaçınmacı hem de kaygılı özellikleri bir arada sergileyebilirler.
- İlişkilerde tutarsız ve öngörülemez davranışlar gösterebilirler.
- Güvensizlik ve bağlanma konusunda karışık duygular yaşarlar.
İlişkiler Üzerindeki Etkisi
İlişki Memnuniyeti
- Uyum ve Memnuniyet: Güvenli bağlanma stili gösteren çiftler, genellikle daha yüksek ilişki memnuniyeti ve uyum yaşar. Bu tür bağlanma, karşılıklı saygı, güven ve anlayış temelinde kurulur.
- Çatışma Çözümü: Güvenli bağlanan çiftler, çatışmaları daha sağlıklı ve yapıcı bir şekilde ele alır. Bu, ilişkinin genel memnuniyetini ve dayanıklılığını artırır.
- Esneklik: Güvenli bağlanma, değişikliklere ve zorluklara karşı ilişkide daha fazla esneklik sağlar. Bu çiftler, zor zamanlarda birbirlerine destek olma eğilimindedir.
İletişim Tarzları
- Açık ve Etkili İletişim: Güvenli bağlanan bireyler genellikle daha açık ve etkili iletişim kurar. Duygularını ve ihtiyaçlarını açıkça ifade eder ve partnerlerinin duygularına karşı duyarlı olur.
- İletişim Zorlukları: Diğer taraftan, kaçınmacı veya kaygılı bağlanan bireyler, genellikle ilişki içinde iletişim zorlukları yaşar. Bu da yanlış anlaşılmalara ve memnuniyetsizliklere yol açar.
- Çatışma Yaklaşımı: Güvenli bağlanan bireyler, çatışmaları ele alırken daha yapıcı ve çözüm odaklıdır. Kaçınmacı veya kaygılı bağlananlar ise çatışmalardan kaçınır veya aşırı duygusal tepkiler verir.
Duygusal Sağlık
- Olumlu Etkiler: Güvenli bağlanma, bireylerin duygusal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratır. Bu bireyler genellikle daha düşük stres seviyelerine ve daha yüksek özsaygıya sahip olur.
- Duygusal Stres ve Sorunlar: Diğer bağlanma stilleri, özellikle kaygılı ve kaçınmacı bağlanma, duygusal stres ve ilişkisel sorunlara yol açar.
- Duygusal Düzenleme: Güvenli bağlanan bireyler, duygusal düzenleme konusunda daha beceriklidir. Bu, onların ilişkilerinde ve kişisel yaşamlarında daha sağlıklı duygusal deneyimler yaşamalarını sağlar.
Terapi ve Gelişim
- Psikoterapi: Bağlanma stili üzerine çalışmak, bireylerin ilişkilerini ve duygusal sağlıklarını iyileştirmek için psikoterapi ve danışmanlık süreçlerinde önemli bir odak noktası olur.
- Kişisel Gelişim: Bireyler, kendi bağlanma stillerini anlayarak ve üzerinde çalışarak, daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurma yolunda ilerleyebilirler.
Yetişkinlerde bağlanma biçimlerini anlamak ve üzerinde çalışmak, bireysel ve ilişkisel refah için önemli bir adımdır. Bu konuda profesyonel destek almak, bu süreçte oldukça değerlidir.
Devamı