Travma Terapisi: Gerçek Nedir?
Travma terapisi, geçmişte yaşanan acı dolu anılarla yüzleşmek için değil, bu anıların hayatımız üzerindeki etkilerini anlamlandırmak ve hafifletmek için yapılan bir çalışmadır. Travma, yaşamımızda derin izler bırakabilir; ancak travma terapisi bu izleri silmeyi değil, onların hayatımıza olan etkisini azaltmayı amaçlar.
Travmanın Doğası ve Etkileri
Travma, yalnızca zihinsel bir deneyim değildir. Bedenimizde de derin izler bırakır. Dr. Bessel van der Kolk’un The Body Keeps the Score kitabında belirttiği gibi, travmatik anılar beynimizin normal işleyişini kesintiye uğratır ve sinir sistemimizi etkiler. Bu etkiler, güvenlik hissimizi bozarak “geçmişte sıkışıp kalmış” gibi hissetmemize neden olur.
Travma terapisi, bu anıları tekrar tekrar konuşarak acıyı derinleştirmez. Bunun yerine, bu anılar üzerinde çalışarak onların üzerimizdeki kontrolünü azaltmayı ve daha dengeli bir yaşam sürdürmeyi hedefler.
Dayanıklılık Penceresi: Güvende Hissetmek
Travma terapisi sırasında, bireyin “dayanıklılık penceresi” içinde çalışması büyük önem taşır. Bu kavram, Dr. Dan Siegel tarafından geliştirilmiş ve kişinin duygusal olarak dengede kalabileceği, zor duygularla başa çıkabileceği alanı ifade eder. Terapistler, bireyin bu pencere içinde kalmasına yardımcı olarak, terapi sürecinin yeniden travmatize edici olmasını önler.
Dayanıklılık penceresi içinde kalan birey:
- Zorlayıcı duygularla başa çıkabilir.
- Anda kalmayı başarabilir.
- Duygusal dengesini yeniden kazanabilir.
Travmanın Bedensel Boyutu
Travma yalnızca zihnimizde değil, bedenimizde de yaşar. Peter Levine’nin geliştirdiği Somatik Deneyimleme yöntemi, bedenimizde depolanan travma izlerini anlamaya ve serbest bırakmaya odaklanır. Bu süreçte, bedenimizdeki travmatik enerjiyi fark eder ve yönetmeyi öğreniriz.
Aynı şekilde, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) yöntemi de travmatik anıların işlenmesine olanak tanır. Bu yöntem sayesinde, geçmişte “kilitli” kalan travmatik anılarımızı güvenli bir şekilde yeniden işler ve üzerimizdeki etkilerini azaltırız.
Parça Çalışması: Kendimizi Tanımak
Travma terapisi, bireyin içsel dünyasını keşfetmesine de yardımcı olur. Richard Schwartz’ın İçsel Aile Sistemi Terapisi yaklaşımında, bireyin içindeki farklı parçaların travmatik deneyimlere karşı savunma mekanizması geliştirdiği vurgulanır. Bu parçalar, çoğu zaman korku, öfke veya korunma duygularını taşır.
Terapide bu parçalarla savaşmak yerine, onları anlamak ve kabul etmek hedeflenir. Bu sayede, kendi içsel bütünlüğümüzü yeniden inşa ederiz.
Çift Farkındalık: Geçmiş ve Şimdi Arasında Dengede Kalmak
Travma terapisi, bireyin bir yandan geçmişteki anıları işlerken diğer yandan şu anda güvende olduğunun farkında olmasını sağlar. Çift farkındalık yaklaşımı, bireyin:
- Travmatik anıları yeniden işlerken bunaltıcı hissetmesini önler.
- Anda kalma becerisini geliştirir.
- Güvenli bir alan yaratarak iyileşme sürecine destek olur.
Travma Terapisinin Nihai Amacı
Travma terapisi, kırılmış olanı düzeltmekle ilgili değildir. Aksine, bireyin kendi gücünü keşfetmesine ve yaşamına daha anlamlı bir şekilde devam etmesine olanak tanır. Travmanın bozduğu yönleri yeniden inşa etmek, içsel bütünlüğü sağlamak ve şefkatle kendimize yaklaşmak, bu sürecin sunduğu en kıymetli hediyelerdir.
Travma terapisi sayesinde, geçmişin ağırlığından kurtularak kendimizle ve hayatımızla yeniden bağ kurabiliriz.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
Kaynaklar
- Levine, P. A., & Frederick, A. (2015). Kaplanı uyandırmak: Travmayı iyileştirmek (Z. Yalçınkaya, Çev.). İstanbul: Butik Yayıncılık.
- Shapiro, F. (2017). EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (3. baskı). İstanbul: Okuyan Us Yayınları.
- Siegel, D. J. (1999). Gelişen Zihin: İlişkiler ve Beynin Kim Olduğumuzu Şekillendirmesi (Çev. İ. Y. Altınışık). İstanbul: Alfa Yayınları.
- Van der Kolk, B. A. (2019). Beden kayıt tutar: Beyin, zihin ve bedenin travmayı iyileştirmesi (A. Aydoğan, Çev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
- Schwartz, R. C. (1995). İçsel Aile Sistemleri Terapisi (Çev. İ. Y. Altınışık). İstanbul: Alfa Yayınları.
Kuşkuculuk Şeması
Kuşkuculuk şeması, bireyin başkalarının onu kasıtlı olarak inciteceğine, kötüye kullanacağına, aşağılayacağına, aldatacağına veya sömüreceğine dair sürekli bir beklenti içinde olması durumudur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının niyetlerinden sürekli olarak şüphe duyarlar ve genellikle ilişkilerinde güven problemi yaşarlar.
Belirtiler ve Davranışlar
- Başkalarına karşı sürekli bir güvensizlik ve şüphe hali
- İlişkilerde kontrolcü ve manipülatif davranışlar sergileme
- Geçmişte yaşanan travmatik deneyimlere bağlı olarak tetiklenen yoğun öfke ve öfke patlamaları
- Kendini sürekli savunma ve koruma ihtiyacı
- Yakın ilişkilerden kaçınma veya ilişkilerde duygusal mesafe koyma
Nedenleri
Kuşkuculuk şemasının kökeninde genellikle çocukluk döneminde yaşanan travmatik deneyimler, ihmal, fiziksel veya duygusal istismar, ebeveynlerin sürekli eleştirileri veya tutarsız davranışları yer alır. Bu tür deneyimler, çocuğun başkalarına güven duymasını engeller ve yetişkinlikte de devam eden bir güvensizlik hali oluşturur.
Bilimsel Dayanaklar
- Travmatik Deneyimler ve Şema Gelişimi: Araştırmalar, çocukluk döneminde yaşanan travmatik deneyimlerin kuşkuculuk şemasının gelişiminde önemli bir rol oynadığını göstermektedir (Cloitre, Cohen, & Koenen, 2006). Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan bireylerde kuşkuculuk ve güvensizlik duygularının yaygın olduğu bulunmuştur (van der Kolk, 2005).
- Bağlanma Teorisi: Bağlanma teorisi, erken çocukluk döneminde güvenli bağlanma ilişkileri kuramayan bireylerin ileriki yaşamlarında güvensizlik ve kuşkuculuk eğilimleri gösterebileceğini öne sürer (Bowlby, 1988). Güvensiz bağlanma stilleri, kuşkuculuk şemasının oluşumunda önemli bir faktördür (Mikulincer & Shaver, 2007).
- Bilişsel Şema Teorisi: Young’un bilişsel şema teorisine göre, kuşkuculuk şeması, çocukluk döneminde yaşanan ihmal ve istismarın bir sonucu olarak gelişir ve bu şema, bireyin bilişsel yapılarında derinlemesine yerleşir (Young, Klosko, & Weishaar, 2003). Bu şemalar, bireyin dünyayı nasıl algıladığını ve nasıl davrandığını etkiler.
Tedavi Yaklaşımları
Kuşkuculuk şemasının tedavisinde en etkili yaklaşımlar arasında şema terapisi, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve travma odaklı terapiler (EMDR) yer alır.
- Şema Terapisi: Şema terapisi, bireyin olumsuz şemalarını ve bu şemaların altında yatan kökenlerini anlamasına ve değiştirmesine yardımcı olur (Young et al., 2003).
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını ve inançlarını yeniden yapılandırmasına yardımcı olur (Beck, 2011).
- EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): EMDR, travmatik anıların işlenmesine ve bireyin bu anılarla ilgili duygusal tepkilerini azaltmasına yardımcı olur (Shapiro, 2018).
Kuşkuculuk şeması, bireyin yaşam kalitesini ve ilişkilerini olumsuz etkileyen önemli bir psikolojik yapıdır. Bu şemayı anlamak ve tedavi etmek, bireyin daha sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Referanslar
- Beck, J. S. (2011). Cognitive behavior therapy: Basics and beyond. Guilford Press.
- Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. Basic Books.
- Cloitre, M., Cohen, L. R., & Koenen, K. C. (2006). Treating survivors of childhood abuse: Psychotherapy for the interrupted life. Guilford Press.
- Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change. Guilford Press.
- Shapiro, F. (2018). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR) therapy: Basic principles, protocols, and procedures. Guilford Publications.
- van der Kolk, B. A. (2005). Developmental trauma disorder: Toward a rational diagnosis for children with complex trauma histories. Psychiatric Annals, 35(5), 401-408.
- Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı)
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), bireylerin kendi saçlarını koparma dürtüsüne karşı koyamamasıyla karakterize edilen bir dürtü kontrol bozukluğudur. DSM-5’te (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) “Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar” kategorisinde yer alır. Trikotillomani, genellikle kafa derisinde, kaşlarda ve kirpiklerde saç kaybına neden olur. Bu durum genellikle stres, kaygı veya sıkıntı gibi duygusal durumlarla ilişkilidir ve çoğunlukla ergenlik döneminde başlar.
Belirtileri
Trikotillomani belirtileri şunları içerir:
- Tekrarlayan saç çekme davranışı.
- Saç kaybının olduğu bölgelerde belirgin boşluklar.
- Saç çekme dürtüsüne karşı koyamama.
- Saç çekme sonucunda rahatlama veya memnuniyet hissi.
- Saç çekme davranışını gizleme çabası.
Nedenleri
Trikotillomani’nin kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, birkaç faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
- Genetik Yatkınlık: Araştırmalar, trikotillomani’nin genetik bir bileşeni olabileceğini göstermektedir. Birinci derece akrabalarında trikotillomani olan bireylerde bu bozukluğun görülme olasılığı daha yüksektir (Stein et al., 2006).
- Biyolojik Faktörler: Beyindeki serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, trikotillomaniye katkıda bulunabilir. Yapılan çalışmalarda, beyindeki beyaz madde anormallikleri ile trikotillomani arasında bir bağlantı bulunmuştur (Chamberlain et al., 2009).
- Psikolojik Faktörler: Stres, kaygı, depresyon veya travmatik yaşantılar, trikotillomani riskini artırabilir. Psikodinamik teorilere göre, saç çekme davranışı, bilinçdışı çatışmaların dışa vurumu olabilir (Grant et al., 2010).
- Çevresel Faktörler: Çocuklukta yaşanan travmalar veya zorlayıcı yaşam olayları, trikotillomani gelişiminde rol oynayabilir.
Yaygınlık
Trikotillomani, genel popülasyonda %0.5-2 oranında görülmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık %1’lik bir yaygınlık oranı bildirilmiştir, bu da yaklaşık 2.5 milyon kişinin bu durumdan etkilenebileceği anlamına gelir (TrichStop, 2023). Çocuklukta kız ve erkek çocuklarda eşit oranda görülürken, yetişkinlikte kadınlarda daha yaygındır (Recovery Village, 2023). Çocuklukta başlayan vakaların çoğu ergenlik döneminde devam eder ve tedavi edilmezse yetişkinlikte de sürebilir.
Tedavi Yöntemleri
Trikotillomani tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına ve durumun ciddiyetine bağlı olarak değişir. Yaygın tedavi yöntemleri şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireyin saç çekme davranışını tetikleyen düşünce ve duyguları tanımlamasına ve bu davranışları değiştirmesine yardımcı olur.
- EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): EMDR, travmatik anıların işlenmesi ve duyarsızlaştırılması yoluyla saç çekme davranışını azaltmada etkili olabilir. Bazı çalışmalarda, EMDR’nin trikotillomani tedavisinde umut verici sonuçlar verdiği gösterilmiştir (Marquette & North, 2016).
- Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, bilinçdışı çatışmaların ve duygusal süreçlerin anlaşılmasına odaklanır. Bu terapinin, trikotillomani gibi dürtü kontrol bozukluklarının tedavisinde etkili olabileceği öne sürülmüştür. Psikodinamik yaklaşımlar, bireyin geçmiş deneyimlerinin ve ilişkilerinin mevcut davranışlarını nasıl etkilediğini anlamasına yardımcı olur (Shapiro, 2005).
- Mindfulness ve Rahatlama Teknikleri: Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri, saç çekme dürtüsünü azaltmada etkili olabilir. Mindfulness temelli terapiler, bireylerin dürtüleriyle başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur (Penza et al., 2006).
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir bozukluktur. Ancak, uygun tedavi yöntemleri ve destekle, bireyler bu bozukluğun üstesinden gelebilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Trikotillomani belirtileri gösteren bireylerin, bir uzmana başvurmaları ve profesyonel yardım almaları önemlidir. Bu sayede, doğru tedavi yöntemleri belirlenerek, saç çekme dürtüsü kontrol altına alınabilir ve bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir.
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Araştırmalar ve Referanslar
- Chamberlain, S. R., Hampshire, A., Menzies, L. A., Garyfallidis, E., Grant, J. E., Odlaug, B. L., … & Sahakian, B. J. (2009). Reduced brain white matter integrity in trichotillomania: a diffusion tensor imaging study. Archives of General Psychiatry, 67(9), 965-971. doi:10.1001/archgenpsychiatry.2010.101
- Christenson, G. A. (1995). Trichotillomania: From prevalence to comorbidity. Psychiatric Clinics of North America, 18(4), 773-796.
- Grant, J. E., Odlaug, B. L., & Potenza, M. N. (2010). Clinical characteristics of trichotillomania with and without co-occurring affective disorders. Journal of Anxiety Disorders, 24(6), 703-709. doi:10.1016/j.janxdis.2010.05.004
- Marquette, L., & North, C. (2016). Effectiveness of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) in the Treatment of Trichotillomania. Journal of EMDR Practice and Research, 10(4), 254-265. doi:10.1891/1933-3196.10.4.254
- Penza, K. M., Heimberg, R. G., & Mennin, D. S. (2006). A cognitive-behavioral model of anxiety in social phobia. In G. C. L. Davey (Ed.), Worry and its psychological disorders: Theory, assessment and treatment (pp. 115-132). John Wiley & Sons, Ltd. doi:10.1002/9780470713143.ch6
- Shapiro, F. (2005). Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy, Third Edition: Basic Principles, Protocols, and Procedures. The Guilford Press.
- Stein, D. J., Grant, J. E., Franklin, M. E., & Keuthen, N. J. (2006). Trichotillomania (hair pulling disorder), skin picking disorder, and stereotypic movement disorder. In Handbook of Obsessive-Compulsive Disorder and Related Disorders (pp. 291-311). Cambridge University Press.
- Swedo, S. E., Leonard, H. L., Rapoport, J. L., Lenane, M., & Goldberger, E. (1989). Treatment of trichotillomania with clomipramine: A double-blind, placebo-controlled crossover study. Archives of General Psychiatry, 46(5), 438-444. doi:10.1001/archpsyc.1989.01810050050007
Online EMDR Terapisi
Online EMDR terapisi, geleneksel yüz yüze terapi seanslarının bir alternatifi olarak etkili bir şekilde işe yarar. Araştırmalar ve uzman görüşleri, online EMDR’nin ruhsal sağlık sorunları yaşayan bireyler için önemli iyileşmeler sağlayabileceğini desteklemektedir.
Online EMDR terapisinin başarısı için önemli olan bazı faktörler vardır. Öncelikle terapinin etkili olabilmesi için bireylerin kesintisiz ve özel bir alana ihtiyacı vardır. Bu, terapi sırasında rahatlamalarını ve duygusal olarak güvende hissetmelerini sağlar. Ayrıca, büyük ekranlı bilgisayar, dizüstü bilgisayar ve kulaklıklar gibi donanımlar; ses ve görsel bilateral stimülasyonu (BLS) kullanımını optimize eder. Bu da terapi sürecinde önemlidir (Choosing Therapy).
Online EMDR terapisi, terapistlerin uygun eğitimi aldıkları ve deneyim sahibi oldukları sürece etkilidir. EMDRIA onaylı bir eğitim programını tamamlamış ve EMDRIA tarafından sertifikalı statüsüne ulaşmış terapistlerin, Online EMDR terapisi uygulaması önerilir (Choosing Therapy).
Araştırmalar online EMDR’nin etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında online terapinin yaygınlaşmasıyla, online ortamda sunulan EMDR terapisinin de önemli psikometrik iyileşmeler sağladığı bulunmuştur.
Online EMDR terapisinin yüz yüze terapilere kıyasla, etkililiği konusunda mevcut araştırmaları ve uygulayıcı deneyimleri, bu yöntemin anlamlı ve klinik olarak önemli sonuçlar sağladığını göstermektedir. Bilateral stimülasyon (BLS) ve çift dikkat gibi EMDR’nin temel unsurları, video konferans araçları üzerinden başarılı bir şekilde uygulanabilmekte ve bireylerin travmatik anıları işlemelerine yardımcı olmaktadır (Laurel Therapy Collective) (Thrive Psychology Group ) (Shore Therapy Center for Wellness).
Sonuç olarak online EMDR terapisi; uygun bir ortam, donanım ve deneyimli bir terapistin rehberliğinde yapıldığında, birçok birey için etkili bir tedavi seçeneğidir.
Online EMDR Terapisi Hakkında Merak Edilenler
EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?
EMDR sırasında yaşananlar, uykunun REM döneminde gerçekleşen süreçlere benzer. Bu terapi yöntemi, beynin sağ ve sol yarım kürelerinin sırayla uyarılmasıyla çalışır.
Terapi seansları sırasında terapist, göz hareketlerinizi yönlendirirken veya dokunsal/işitsel uyarımlar vererek travmatik ya da tetikleyici deneyimlerinizi düşük dozlarda yeniden yaşamanıza yardımcı olur. Seansın sonunda, bu üzücü olayları hatırlamak genellikle daha az rahatsızlık verici hale gelir.
İlk EMDR Terapisi Seansında Ne Yapılır?
İlk EMDR seansında, terapist danışanın geçmişini detaylı bir şekilde dinler ve bir terapi planı hazırlar. Bu süreçte, danışanı terapiye getiren problemler ve bu problemlerin yol açtığı semptomlar ele alınır. Ayrıca, EMDR’nin nasıl işlediği hakkında bilgi verilir ve terapi süreci açıklanır.
Tipik bir EMDR seansı yaklaşık 60 dakika sürer.
EMDR Terapi Seansı Sonrasında Nasıl Hissedilir?
Üzerinde çalışılan anıya bağlı olarak, seans bitiminde kısa süreli bir üzüntü hissedilebilir. Ancak çoğu zaman kişi hafiflemiş ve rahatlamış hisseder. Travmatik bir anı genellikle birkaç seansta etkisini kaybeder. Zamanla, bu anı daha az hatırlanır ve eskisi kadar rahatsız edici olmaz.
EMDR Terapisi Kimlere Uygulanır?
EMDR, terapiye ihtiyaç duyan herkese uygulanabilir. Ancak kişinin terapiye uygun olup olmadığına terapist karar verir. Bazı bireylerin EMDR’ye başlamadan önce, duygularını düzenleyebilmeleri için bir hazırlık sürecinden geçmeleri gerekebilir.
EMDR Hangi Durumlarda Etkilidir?
EMDR; travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, fobiler, takıntılar, bağımlılıklar ve duygusal yeme gibi birçok psikolojik sorunun tedavisinde etkilidir.
Ayrıca yorgunluk, migren ve fibromiyalji gibi psikosomatik rahatsızlıkların yanı sıra, tekrarlayan istenmeyen davranışlar ve bağlanma problemlerinde de fayda sağlar.
EMDR yaklaşımına göre, mevcut psikolojik problemlerin çoğunun kökeninde bireyin yaşadığı travmatik deneyimler yer alır.
EMDR’den Sonra Yorgun Hissetmek Normal mi?
Evet, EMDR sonrasında yorgun hissetmek oldukça normaldir. Bu durum, çalışılan anının yoğunluğuna bağlı olarak değişir. Sinir sistemi ve bedenin yoğun şekilde çalışması, geçici bir yorgunluğa yol açabilir. Bol su içmek genellikle iyi gelir.
EMDR Terapisi Kaç Seans Sürer?
Seans sayısı, kişinin yaşadığı sorunun niteliğine ve geçmişine bağlı olarak değişir. Araştırmalar, katılımcıların %80-90’ında, tek bir travmanın yaklaşık 3 seansta işlenebildiğini göstermektedir.
Ancak, her rahatsız edici olayın EMDR ile ele alınması gerekmez. Travmanın ne kadar eski ve karmaşık olduğu, terapi süresini belirleyen önemli bir faktördür.
EMDR’nin Etkileri Kalıcı mıdır?
EMDR, travmaya bağlı rahatsız edici düşünce, duygu ve bedensel duyumlarda hızlı ve kalıcı bir azalma sağlar.
EMDR’nin yarattığı değişimler kalıcıdır çünkü bu yöntem, beyinde doğrudan değişim yaratan bir terapi yaklaşımıdır.
EMDR Bastırılmış Anıları Ortaya Çıkarır mı?
EMDR, bazen unutulmuş ya da bastırılmış anıları da açığa çıkarabilir. Ortaya çıkan anılar yalnızca olumsuz değil, aynı zamanda geçmişte yaşanmış olumlu ve güzel anılar da olabilir. Terapi ilerledikçe bireyler, bu olumlu anıları yeniden hatırlamaya başlar.
EMDR ve Beyin
EMDR terapisi, travmatik anıları yeni bilgilerle bütünleştirerek uyumsuz sinir ağlarını değiştirir. Üzücü düşünce ve duygular, olumlu düşüncelerle harmanlanır; bu süreçte yeni farkındalıklar gelişir ve bedendeki donmuş hisler çözülmeye başlar.
EMDR, beynin alt kısmında yer alan ve duygusal beyin olarak bilinen limbik sistemi etkileyerek değişim sağlar. Yapılan beyin görüntüleme araştırmaları, EMDR sonrasında beyinde olumlu değişiklikler meydana geldiğini göstermektedir.
EMDR’nin Bana Uygun Olup Olmadığını Nasıl Anlarım?
EMDR terapisinin sizin için uygun olup olmadığını en iyi terapistiniz belirleyebilir. Terapistiniz, eğer EMDR’ye hemen hazır olmadığınızı düşünüyorsa, ilk birkaç seansta sizi güçlendirip EMDR sürecine hazırlık yapabilir.
Online EMDR Terapisi
Deneyimli bir EMDR terapisti tarafından gerçekleştirilen online EMDR, güvenlidir ve yüz yüze EMDR kadar etkili sonuçlar verir.
Araştırmalar, online EMDR terapisinin yüz yüze yapılan EMDR kadar etkili olduğunu göstermektedir.
EMDR Terapisi Başvuru Formu için tıklayınız.
EMDR ve Bilateral Stimülasyon
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) terapisi, travma ve PTSD (Post Travmatik Stres Bozukluğu) gibi durumların yanı sıra; anksiyete, depresyon, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), kronik ağrı ve bağımlılık gibi çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan etkili bir psikoterapi yöntemidir. EMDR terapisinin temel özelliği, hastanın travma anısına odaklanırken aynı zamanda bilateral stimülasyon deneyimlemesidir. Bu stimülasyon; göz hareketleri, sesler veya dokunma yoluyla sağlanabilir ve beyindeki travma anılarının daha az rahatsız edici hale gelmesine yardımcı olur.
Bilateral Stimülasyon Çeşitleri
Göz Hareketleri: Hasta, terapistin parmağını ya da bir nesneyi gözleriyle hızlı bir şekilde takip eder. Bu teknik beyindeki bilgi işleme sürecini hızlandırır. Travma ile ilgili anıların daha az yoğun bir şekilde yeniden yaşanmasına yardımcı olur.
Ses Stimülasyonu: Kulaklık aracılığıyla sağ ve sol kulaklara alternatif sesler gönderilerek yapılan bilateral stimülasyon da EMDR terapisinde kullanılır. Bu yöntem göz hareketlerinin uygun olmadığı durumlarda tercih edilebilir ve benzer şekilde travma anılarının işlenmesine yardımcı olur.
Dokunma (Taktiksel) Stimülasyon: Hastanın ellerine veya dizlerine hafif dokunuşlar ya da hafifçe vurarak yapılan taktiksel stimülasyon, diğer yöntemlere alternatif bir bilateral stimülasyon formudur. Bu yöntem de beyindeki işleme mekanizmasını aktive ederek travma anılarının etkisinin azaltılmasına yardımcı olur.
Her bir stimülasyon yöntemi, travma anıları üzerindeki yoğun duygusal yükün hafifletilmesine ve bireylerin bu anılara karşı daha sağlıklı bir perspektif geliştirmesine yardımcı olur.
EMDR Terapisi Başvuru Formu için tıklayınız.
Online EMDR Terapisi randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji Enstitüsü
yulepsikoloji@gmail.com
Kaynaklar
EMDR International Association
EMDR International Association
Shore Therapy Center for Wellness
Devamı
EMDR Terapisi Nedir
“EMDR Terapisi, danışanın rahatsızlık veren geçmiş yaşantısının, bugüne etki etmeyecek hale getirilmesine yardımcı olur.”
EMDR – Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme
EMDR, Shapiro’nun 1987 yılında spontane göz hareketlerinin, olumsuz ve rahatsız edici düşüncelerin yoğunluğunu azalttığını keşfetmesiyle geliştirilen bir psikoterapi yaklaşımıdır.
Travmatik anı, duygu ve beden duyumu ile işlenmemiş bir şekilde fizyolojik olarak depolanır. İşlenmemiş bu anı, tetikleyici bir olay karşısında olumsuz duygular ve düşüncelerle kendini göstermeye devam eder.
“Yaşanan bir olay, bir kişide travma sonrası stres bozukluğuna neden olurken, diğer bir kişide aynı etkiye neden olmamaktadır. Bunun sebebi genetik farklılıklarımızdır.”
Emdr danışanlarının birçoğu ilk seanstan itibaren kendilerine rahatsızlık veren görüntülerin eskisi kadar canlı olmadığını söyler. Beden duyumları rahatlar ve olumsuz duyguları azalır. Artık eskisi kadar rahatsız hissetmezler. Travmatik anının anlamı değişmiştir.
Adaptif Doğal İçsel Bilgi İşleme Sistemi
Tüm insalarda var olduğu düşünülen adaptif doğal içsel bilgi işleme sistemi, olumsuz yaşantı anılarını işleyerek belleğe dahil eder. Bu içsel bilgi sistemi engellendiğinde, olumsuz yaşantı anıları uygun bir şekilde işlenmeyerek, kendi nöral ağları içerisinde saklanır ve kendi zamanı içinde donar. Bu nedenle işlevsel bilgileri barındıran diğer hafıza ağıyla bağlantı kurulamadığı için psikopatoloji ortaya çıkar (Shapiro, 2016).
EMDR terapisinin hedefi, doğal içsel bilgi işleme sisteminin etkinleştirilmesiyle, işlevsel olmayan biçimde saklanmış deneyimlere ve anılara ulaşarak onları adaptif bir şekilde yeniden dönüştürüp psikolojik semptomların azaltılmasını/ortadan kaldırılmasını sağlamaktır (Shapiro ve Laliotis, 2011).
“İki yönlü göz hareketi veya beynin her iki hemisferini de uyaran diğer iki yönlü uyarımlar, anıyla ilgili görüntülerin canlılığının kaybolmasına neden olur.”
EMDR süreci; olumsuz duyguların yerine olumlu duyguların geldiği, bedensel duyum/davranışların değiştiği, tüm bunların sonucunda da yeni bir benlik algısı ve içgörünün ortaya çıktığı karmaşık bir süreç olarak görülür (Shapiro, 2007).
Travma, hiç yaşanmamış hale getirilemez ya da tamamen silinemez. Sadece acı veren rahatsızlık ortadan kalkar ve bu rahatsızlığa karşı duyarsızlık gelişir. Yaşananlar daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilir.
“EMDR, Limbik Sistem ve Amigdala’ya etki eder.”
EMDR’da bulunan ögeler:
1- Resim (İmge)
EMDR işlemi sırasında, danışandan rahatsız edici bir olay ya da anıyı düşünmesi ve olayı en iyi şekilde temsil eden, olayın en rahatsız edici kısmına ilişkin bir resme odaklanması istenir. Bu imgenin net olması önemlidir.
2- Olumsuz Biliş
Travmatik yaşantılar, bireylerde kendileriyle ilgili olumsuz inanışlara sebep olabilir.
EMDR’da, danışandan belirttiği imge ile birlikte, kendisiyle ilgili olumsuz bir bilişi “ben cümlesi” ile ifade etmesi istenir.
Eğer danışan olumsuz bilişi belirleyemiyorsa, terapist olumsuz biliş örneklerini danışana liste şeklinde sunar ve danışandan birini seçmesini ister.
3- Olumlu Biliş
Olumlu biliş, danışanın kendisi ile ilgili hissetmeyi arzuladığı olumlu inançtır. Olumsuz bilişin tam tersidir. Şimdi geçerli değildir ancak travmatik yaşantı kişi üzerindeki etkisini yitirdiğinde olumlu inanç geçerli olacaktır.
“Hedeflenen olumlu inancın “İnanç Geçerlik Ölçeği” üzerinden 1-7 arasında derecelendirilmesi istenir.”
Olumlu bilişi seçerken imkansız bir olumlu biliş hedeflenmemelidir. “O bana aşık olacak” şeklinde bir olumlu biliş mümkün değildir. Başkalarının düşüncelerini değiştirmek gerçekçi bir hedef değildir.
4- Duygular
Danışana, travmaya ait imgeye ve olumsuz bilişe odaklandığında “şu an ne hissettiği sorulur”.
EMDR’da, danışandan anının resmini ve olumsuz inancını aklında tutarken hissettiği duyguları söylemesi ve Öznel Rahatsızlık Düzeyi Ölçeği (Subjective Units of Disturbance Scale- SUD) üzerinden rahatsız edici duyguları 0 ile 10 arasında derecelendirmesi istenir.
5- Beden Duyumları
EMDR’ın, en önemli ögelerinden biri de beden duyumlarının belirlenmesidir. Beden duyumları rahatsız etmeyene kadar işlemlemeye devam edilir.
“Travmaların beden kaydı da vardır.“
EMDR oturumu, beden taraması yapılarak tamamlanır.
“Göz hareketleri ve diğer iki yönlü uyarımlar ile beynin her iki hemisferi sıra ile uyarılmış olur.”
EMDR Terapisinin Hedefi
Geçmiş anıları işlemleme
Tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırma
Bireyin, gelecekte karşılaşılabileceği sorunlara karşı; bireye yeni bir anlam, bakış açısı ve başa çıkma becerileri kazandırma
EMDR Terapisi Nasıl Yapılır
EMDR Yönteminin Sekiz Protokolü
1.Aşama: Danışan geçmişi
Bu aşama, giriş ve değerlendirme aşamasıdır. Danışanın öyküsü alınır.
2.Aşama: Hazırlık
Terapötik ilişkinin kurulduğu,
Danışana EMDR süreci, aşamaları ve etkilerinin açıklandığı,
Göz hareketleri, dokunsal vuruşlar veya işitsel uyarım denemesinin yapıldığı,
Güvenli yer ve gerçekçi beklentilerin belirlendiği aşamadır.
3.Aşama: Değerlendirme
Hedefin ayrıntılı ve net bir şekilde tanımlandığı,
Anı belirlendikten sonra, onu en iyi biçimde temsil eden resmin danışan tarafından seçildiği,
İşlevsel olmayan olumsuz inancın (Ben değersizim, ben sevilmeyi hak etmiyorum vb.) seçildiği
Olumsuz inancın ardından olumlu inancın (Ben değerliyim, ben sevilebilirim vb.) belirlendiği aşamadır.
4.Aşama: Duyarsızlaştırma
Seçilen anının SUD seviyesini düşürülmesi amaçlanır. Danışan; seçilen resme, olumsuz bilişe, duygulara ve bedeninde hissettiği duyumlara odaklanır. Terapist ise eş zamanlı olarak çift yönlü uyarım yapar.
5.Aşama: Yerleştirme
Bu aşamada, hedeflenen olumlu inanç üzerinde işlemleme yapılır.
6. Aşama: Beden Tarama
Olumlu inanç yerleştirildikten sonra, danışandan, olumlu inancı ve hedeflenen anıyı aynı anda aklında tutması ve bedenini yukarıdan aşağıya herhangi bir rahatsızlık var mı diye taraması istenir.
7.Aşama: Kapanış
Danışandan, seanslar arasında yeni düşünceleri, anıları, bedensel duyumları hatırladığında bunları not etmesi ve başa çıkma becerisi ile kendini kontrol yöntemlerini kullanması istenir.
8.Aşama: Yeniden Değerlendirme
Son seanstan bu yana neler olduğuna bakılarak hedef anı ve süreç yeniden değerlendirilir.
“EMDR terapisi; göz hareketleri, işitsel uyarım veya ritmik vuruşlar kullanarak travmatik bir anının beyindeki depolanma şeklini değiştirir.”
“EMDR’ın nasıl çalıştığını anlamak üzerine yapılan çalışmalar devam etmektedir.”
“EMDR, Amerikan Psikiyatri Birliği, Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş tarafından etkili bulunmaktadır.”
EMDR Terapisinin Diğer Terapilerden Farkı Nedir?
EMDR, diğer terapilerden farklı olarak doğrudan anıya odaklanır; bu anının beyinde depolanma biçimini değiştirerek semptomları azaltmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
EMDR Hangi Durumlarda Kullanılır?
Anksiyete, Panik Atak, Doğal Afetler, Savaş Stresi, Fobi, Travma, Yas, Performans Kaygısı, Depresyon, Bipolar Bozukluk, Yeme Bozuklukları, TSSB, Alkol ve Madde Bağımlılığı, Cinsel İstismar, Dissosiyasyon, Özgüven sorunları, Ağrı Rahatsızlıkları, Kişilik Bozuklukları, Takıntılar gibi birçok durumda kullanılmaktadır.
EMDR terapisi eğitimli bir EMDR terapisti olmadan yapılabilir mi?
EMDR terapisi, bir ruh sağlığı müdahalesi olduğu için lisanslı ruh sağlığı uzmanları tarafından yapılmalıdır.
“EMDR terapisinin tek başına uygulanması mümkün değildir.”
EMDR Terapisi Ne Kadar Sürer?
EMDR terapi seansı 60-90 dakika sürer.
EMDR terapisi, konuşma terapisine dahil edilerek, ayrı bir terapistle ek terapi olarak veya tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.
Travmatik bir deneyimi işlemek için bir veya birkaç seans gerekebilir.
EMDR tedavi süresi danışanın geçmişine ve travmatik deneyimlerine bağlı olarak değişmektedir.
EMDR terapisi diğer terapi türlerinden daha hızlı sonuç verse de terapinin amacı hızlı olmak değildir. Her danışanın farklı bir ihtiyacı vardır. Bir danışanda özgüven oluşturmak haftalarca sürebilirken diğer danışanda ilk aşamalar hızlıca tamamlanabilir fakat başka sorunlar ortaya çıkabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar
Shapiro, S. (2016). EMDR: Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme temel prensipler, protokoller ve prosedürler, (M. Şahzade, ve I. Sansoy, çev.) İstanbul: Okyanus Yayınları.
Duman, R. N. , Bayram, S. & Demirtaş, B. (2018). EMDR: Olgu Sunumları . Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi , 1 (1) , 142-164 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/bpd/issue/31051/372905
Akkuş, K. ve Durna, G. (2021). Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR) terapisi ve uzun dönemli etkileri. Nesne, 9(19), 176-189. DOI: 10.7816/nesne-09-19-13
Devamı
Bireysel Terapi Nedir
Bireysel terapi, kişinin duygusal ve zihinsel zorluklarını ele almasına, kendini daha iyi anlamasına ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olan bir psikoterapi türüdür. Terapist ve danışan arasında güvene dayalı bir iş birliğiyle gerçekleşir ve danışanın ihtiyaçlarına uygun bir terapi süreci sunar.
Bireysel terapi, kişinin kendini ifade etmesine, duygularını keşfetmesine ve sorunlarla başa çıkma becerilerini geliştirmesine olanak tanır. Ayrıca, bireyin refahını olumsuz etkileyen semptomların iyileştirilmesi veya kontrol edilmesi hedeflenir.
Bireysel Terapinin Amaçları
Bireysel terapi; kişinin yaşadığı zorluklara yönelik çözüm yolları geliştirmeyi, duygusal yüklerini hafifletmeyi ve yaşamına yeni bir yön vermesini sağlamayı hedefler. Terapi sürecinde aşağıdaki konular ele alınabilir:
- Duygu ve düşünceleri ifade etme,
- Davranış kalıplarını fark etme,
- Problemleri ve çatışmaları çözme,
- Güçlü yönleri ve zayıflıkları keşfetme.
Bireysel terapinin süresi, ele alınan konuların niteliğine ve danışanın ihtiyaçlarına bağlı olarak kısa veya uzun dönemli olabilir.
Bireysel Terapi ile Destek Alabileceğiniz Durumlar
Bireysel terapi; strese, üzüntüye, öfkeye veya çatışmaya neden olabilecek birçok farklı durumda etkili bir destek sunar. Aşağıdaki durumlarda bireysel terapi sizin için faydalı olabilir:
- Kaygı bozuklukları ve stres,
- Depresyon ve duygusal dalgalanmalar,
- Özgüven ve özsaygı problemleri,
- Travma ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB),
- Yas süreci ve kayıplar,
- İlişki sorunları ve çatışmalar,
- Aile içi şiddet veya duygusal istismar,
- Yeme bozuklukları,
- Bağımlılıklar (madde, sosyal medya, vb.),
- Fobiler ve korkular,
- Zorbalığa maruz kalma,
- Uykusuzluk ve diğer uyku problemleri.
Bireysel Terapinin Faydaları
Bireysel terapi, duygusal ve zihinsel iyilik halinizi geliştirecek birçok fayda sunar:
- Kendinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olur.
- Duygularınızı nasıl yöneteceğinizi öğretir.
- Sorunların temel nedenlerini keşfetmenizi sağlar.
- Sağlıklı başa çıkma becerileri kazandırır.
- Yaşam değişikliklerine uyum sağlamanızı destekler.
- Benlik saygınızı artırır ve karar alma süreçlerinizi iyileştirir.
Terapiye Ne Zaman Başvurmalısınız?
Bir sorun, günlük yaşamınızı etkiliyor veya sizi sürekli bunaltıyorsa, terapiye başvurmanın zamanı gelmiş olabilir. Sık sık mutsuz hissediyorsanız, yaşamınızdaki sorunlar hakkında umutsuzsanız veya profesyonel bir destek almadan üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz bir zorlukla karşı karşıyaysanız, bireysel terapi size yardımcı olabilir.
Bireysel Terapide Gizlilik ve İlk Seans
Bireysel terapide gizlilik esastır. İlk seans, danışanın yaşadığı zorlukların anlaşılmasına odaklanır ve terapinin nasıl ilerleyeceği hakkında bilgi verir. Terapist ve danışan arasında güvenli bir ilişki kurmak, terapi sürecinin etkili bir şekilde ilerlemesi için önemlidir.
Bireysel Terapinin Süresi
Terapinin süresi; ele alınan konuların doğasına, kişinin iyileşme hızına ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bazı sorunlar kısa süreli terapi ile çözülebilirken, kronik veya daha karmaşık durumlar daha uzun süreli bir tedavi gerektirebilir.
Bireysel Terapi Hakkında Merak Edilenler
1. Bireysel terapiye kimler başvurabilir?
Bireysel terapi, duygusal veya zihinsel zorluklar yaşayan, kendini daha iyi anlamak isteyen veya yaşamında olumlu bir değişim arayışında olan herkes için uygundur.
2. Terapi ne kadar sürer?
Terapinin süresi, kişinin ihtiyaçlarına ve ele alınan konuların karmaşıklığına bağlıdır. Bazı durumlar birkaç seans içinde çözülebilirken, daha derin ve kronik sorunlar için daha uzun bir süreç gerekebilir.
3. Terapide gizlilik nasıl sağlanır?
Terapistler, danışanların paylaştığı bilgileri gizli tutmakla yükümlüdür. Ancak, kişinin kendisine veya başkalarına zarar verme riski varsa, bu durum gizlilik ilkesi dışında değerlendirilir. İlk seansta gizlilikle ilgili detaylar terapist tarafından açıklanır.
4. Terapi sürecinde hangi yöntemler kullanılır?
Kullanılan yöntemler, danışanın ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu yöntemler arasında bilişsel davranışçı terapi (BDT), şema terapi, EMDR ve psikodinamik terapi gibi yaklaşımlar yer alabilir.
5. Terapide konuşmak zorunda mıyım?
Terapide konuşmak önemli bir unsurdur, ancak bazı danışanlar başlangıçta duygularını ifade etmekte zorlanabilir. Terapist, bu süreci kolaylaştırmak için destekleyici bir yaklaşım sunar.
6. Terapide olumlu bir sonuç ne kadar zamanda alınır?
Bu, kişinin terapiye olan bağlılığına, ele alınan sorunlara ve terapistin yöntemine bağlı olarak değişir. Düzenli seanslara katılmak ve verilen ödevleri yerine getirmek, süreci hızlandırabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yaşam kalitenizi artırmak ve kendinizi yeniden keşfetmek için bireysel terapi sürecine adım atabilirsiniz.
Psikolojik Danışmanlık Başvuru Formu için tıklayın.
Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
Devamı